OKURYAZAR GÜNCESİ: YAZ ORTASINDA ÖLÜM / YUKİO MİŞİMA

YAZI VE FOTOĞRAFLAR: GÖKHAN KORKMAZGİL

Yukio Mişima çağdaş Japon edebiyatının en önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir. Hatta romanlarıyla modern Japon edebiyatını şekillendirdiği söylenir. Mişima, İkinci Dünya Savaşı’nda Japonya’nın yaşadığı dramatik yıkım sırasında yitip giden bir kuşağın haykıran sesidir. 1925’te doğmuştur, o bir yalnız ruhtur, babasının ısrarıyla hukuk okumuştur. Ancak üniversiteyi bitirince bu alanda çalışmaz, tüm zamanını yazmaya ayırmayı seçer. Kırk beş yaşındayken, Henry Miller ve Marguerite Yourcenar gibi yazarların kitaplarına konu olacak bir intiharla yaşamına son verir.

Yaz Ortasında Ölüm on bir öykünün bir araya getirildiği bir derleme biçiminde yayımlanmış, dilimize Japonca aslından çevrilmiş. Dil, kültürün aktarıcısıdır. Öyküler başka bir dile aktarıldığında yeni sözcüklerle yeni bir ses kazanır. Çeviri her ne kadar aslına sadık kalınarak yapılmış olsa da çevirmen, yazarın metnini bir ölçüde yeniden yazmış olur. Üstelik elimize ulaşan öykülerin çevirisi doğrudan, asıl yazılmış olduğu dilden yapılmış olmayıp, bir ara konakçı dil durağından geçmişse, bu yeniden yazılma durumu iki kez yaşanmış olur. Örneğin öykü önce Japoncadan Fransızcaya, oradan dilimize aktarılmışsa iki kez çevirmen elinden geçmiştir, “suyunun suyu” gibi. İki kez çevirmenin sözcük tercihleriyle karşı karşıya kalmış oluruz. Çevirmenin dillere hâkimiyeti elbette önemlidir, ama yetmez. Çevirmen hem ilk metnin ait olduğu kültüre, hem de çevirisini yaptığı dilin kültürüne koşulsuz biçimde hâkim olmalıdır. İşte Yaz Ortasında Ölüm’ün Japonca aslından çevrilmiş olması bu açıdan önem taşıyor. Çeviriyi yapan Hüseyin Can Erkin, Japon Dili ve Edebiyatı mezunu bir akademisyen.

Her çeviri, aslına biraz ihanettir. Hiçbir ihanet de cezasız kalmaz. Bu öykülerde, çevirmene cezayı filan unutun, o kocaman bir alkışı hak ediyor. Tadından yenmez bir iş çıkarmış. Yine de, elime çeviri bir eser aldığımda, ayrıntılara takılmadan geçemiyorum. Haruko isimli öykünün girişinde “… üzerinde sürekli gürültücü bir sineğin dolaştığı güzel bir çiçek…” sözcükleri yer alıyor. Şimdi gel de bu gürültü sözcüğüne takılma! Bu bir sinek yahu, uçak mıdır ki gürleyerek uçsun, helikopter midir ki kanatları şakır şakır şakırdasın? Gürültüyü neresinden çıkarsın? Bir Türk yazarın, bir Türkçe öykü yazdığında sineği gürültüyle uçuracağını düşünemiyorum. “Vızıldayarak uçuyor” der, “uçarken ses çıkarıyor” der, ne bileyim, buna benzer bir şeyler. Besbelli, sözcük çevirmenin tercihi. Tamam, yazar tümüyle özgürdür, dilediğini yazar, ama çevirmen o kadar da özgür değildir. Kim bilir, belki de bir sözcüğe takılmak benim garipliğimdir.

Seçkiye adını veren Yaz Ortasında Ölüm elli sayfalık uzun bir öykü. Genç anne Tomoko, üç çocuğu ve yengesi Yasue ile birlikte Izu yarımadasında bir yaz tatili geçirmektedir. Tomoko otel odasında kestirirken, Yasue ve çocuklar denize iner. Yasue sahilde kalır, çocuklar suya girer. İki çocuk aniden ortadan kaybolduğunda, Yasue onları bulmak için denize koşar, ancak bulamaz, suçluluk ve üzüntüyle bir kalp krizi geçirir ve ölür. Daha sonra yapılan aramalarda iki çocuğun ölü bedenleri bulunur. Tomoko’nun kocası Masaru, Tokyo’dan gelir ve kazadan kendisini sorumlu tutan Tomoko’yu rahatlatmaya çalışır.

Sonraki aylarda Tomoko suçluluk duygusu, kayıplarının üzüntüsü ve en küçük oğlu için duyulan korku arasında kalır. Bir kız çocuğu dünyaya getirdiğinde yavaş yavaş zihinsel dengesini yeniden kazanır. Kazadan iki yıl sonra Tomoko, tekrar İzu’ya gitme arzusunu dile getirir; ilk başta bu isteğine karşı çıkan Masaru sonunda razı olur. Aynı sahile, aynı otele gelirler. Çift, çocuklarıyla birlikte sahilde dururken Masaru, Tomoko’nun sanki bir şey bekliyormuş gibi denize baktığını fark eder. Öykü burada bıçakla kesilmişçesine sonlanırken okuru derin düşüncelerle baş başa bırakıyor.

Mishima’nın öyküde yarattığı görüntülerin güzelliği denizin üzerinde titreşen ay ışığı gibi berrak. Altında ölümün korkunç hayaletinin belirdiği yazılarının zarafeti, O’nun ne büyük bir yazar olduğunu gösteriyor.

Can Yayınları, İstanbul, Aralık 2022, 249 sayfa. Japonca aslından çeviren: Hüseyin Can Erkin

Yorum, görüş ve önerileriniz