Likya’dan Öncesi – Arzawa Ülkesi / Gökhan Korkmazgil
Üzerinde yaşadığımız toprakların geçmişini merak etmek son derece doğal, hatta merak duymamak acayip. Likya’nın bilinen tarihi bile yeterince berrak değil; peki daha öncesi? Lukkalar? Luviler?
Teke Yarımadası’nda yaşayan insanların köklerini ararken iki bin yıl kadar geriye gittiğimizde önce Likya’ya ulaşırız. Likya’nın köklerini ararken Lukka durağından geçerek Luvilere varırız. Peki, Luvilerin kökleri? Rus Matruşka bebekleri gibi, bilmece içinden bilmece çıkıyor.
Tarihin derinliklerine doğru Likya, Lukka, Luvi insanları diye geriye doğru gittiğimizde gizemli bir ülkeye varıyoruz: Arzawa! Güzel hikâyeler gibi hoş, uzak masallar gibi inanılması güç ülke. Peki, neresi bu Arzawa?
Yazılı belgelerin olmadığı zamanlar bilinmezlik sisi içinde kalır, “tarih öncesi dönemler” diye anılır. MÖ 17. yüzyıldan, Hitit Devleti’nin yıkıldığı MÖ 12. yüzyıla dek, Anadolu’nun erken tarihi Hitit belgelerinden okunur. 1906 yılında Çorum yakınındaki Boğazköy’de binlerce kil tablet bulunur. Anlaşılır ki burası Hititlerin Geç Tunç Çağı’ndaki başkenti Hattuşaş’dır, Hitit kraliyet arşivlerine ulaşılmıştır. 1989’da yine Çorum Ortaköy’de Sapinuwa Hitit kenti ve 3000 tabletlik çivi yazısı arşivi ortaya çıkarılır. Hitit belgelerinde Hattice, Hurrice, Palaca ve Luvice konuşan Anadolu halklarının varlığından bahsedildiği görülür. Hattiler, Hititlerden önce Kızılırmak yayı içinde kalan topraklarda yaşamışlardır. Hurriler güney ve güneydoğu Anadolu’da, Palalar ise Batı Karadeniz Bölgesi’nin içlerinde yurt tutmuşlardır. Bu kavimlerin Kafkasya ve Balkanlar üzerinden Anadolu’ya geldikleri ileri sürülse de durum berrak değildir. Dilbilim ve genetik araştırmalarının ortaya koyduğu, bugün için genel kabul görmüş olan sonuç şöyledir: Luviler Anadolu’da ya en baştan beri vardılar, ya da zamanımızdan 5 bin yıl kadar önce, yani MÖ 3. binyıldan önce diğer üç kavimle birlikte geldiler. MÖ 3. binyılın ikinci yarısında Anadolu’nun batı ve güney topraklarına yayıldılar. Her durumda, Luvilerin varlığı ve kültürü, Anadolu’nun erken tarihi açısından büyük önem taşır. Ayrıca Anadolu’nun, Neolitik Dönem’de insanlığın avcı – toplayıcı durumdan üretim – tarım toplumuna geçiş sürecine ev sahipliği yapan topraklar arasında olduğu da düşünülür.
Bu dört Anadolu halkı içinde en kalabalık ve kültürel açıdan en etkin olanı Luvilerdir. Yerleşim alanları daha geniş bir coğrafyaya yayılır ve Batı Anadolu’nun büyük bölümünü kaplar. Batı Anadolu’da Luvilerin yaşadığı topraklara Hitit belgelerinde Arzawa Ülkesi denilmiştir. “Ormanlar Yurdu” anlamına geldiği düşünülür.
Arzawa ilk çağda Batı Anadolu’da kurulmuştur, sınırları tam olarak bilinmez. Devletin başkentlerinden ilki Efes’in eski adı olan Apasa, diğeri ise Manisa’nın doğusunda bulunan Zippasla kentleridir. Batı Anadolu’yu yurt edinmiş halk bölgede çok sayıda yerleşim kurmuştur. Yazılı belgelerin olmadığı zamanlarda Anadolu’da küçük devletler vardı. Arzawa da bu devletlerden biridir, ancak bu devletin ömrü Hititler zamanına kadar gelir. Bir dönem Hititler’in egemenliğine giren Arzawalılar, Hititlerin gücünün azaldığı dönemde egemenliğini ilan etmiş olsalar da, daha sonra tekrar Hititlerin egemenliği altına girmişlerdir. Arzawa Tarihi, Hitit tarihi ile iç içe geçmiştir. Aynı dönemde Anadolu’da yaşayan iki halk bazen bir arada bazen de savaş halinde yaşamlarını sürdürmüştür.
Anadolu’da Luvi dili konuşan insanların varlığı yazılı belgelerle kesin biçimde belgelenmiş olduğuna göre, bundan sonra “nerede yaşadılar, bu Luvilerin vatanı neresiydi?” sorusu yanıt bekler. Çalışmaların ortaya koyduğu sonuç şudur ki Arzawa, Luvi Ülkesi’dir. İskender Ohri Anadolu’nun Öyküsü’nde ismini koymamış da olsa bu ülkeyi şöyle anlatır: “Eski Firavunlar devri Mısırlıları, buradaki halk için denizin yüreğinde yaşayan insanlar demişler. İsa’dan dört bin yıl önceki Sümerliler de, sahildeki güneş bahçesinde yaşayan insanlar diyorlarmış. O en eski iki uygarlığın halkı için, Batı Anadolu böylesine imrenilen bir ülkeymiş. Çağlar boyunca hep bir masal ve efsane memleketi diye anılmış.”
Arzawa denince zihnimizde canlanan ülke bol güneşlidir. Ormanlarla kaplı yüksek dağ sıraları, vadiler ve bereketli ovalar, berrak akarsulardır. İncirin, üzümün ve zeytinin yurdudur. Batı Anadolu’dur. Arzawa topraklarında Luvi toplulukları, aralarında çok sıkı bir politik birlik oluşturmadan, kimi kentlerde, kimi göçebe ve yarı-göçebe tarzda yaşamlarını sürdürmüşlerdir. Arzawa topraklarında rastlanan Luvice yazıtlar yerleşik yaşamı işaretlerken, göçebe topluluklar bugünkü Yörüklerin çok eski atalarına iz verir.
Arzawa Ülkesi’nde yaşayan Luvi toplulukları Hititlerle bazen dost / müttefik olmuşlar, çoğu zaman da düşman olup karşı karşıya durmuşlardır. Tarihlerinin büyük bölümünde Hitit istilalarına direnmiş, bağımsız varlıklarını korumak için mücadele içinde olmuşlardır. Buradan, batı Anadolu’nun gerçek sahiplerinin Luvi insanları olduğu sonucu çıkar.
- yüzyılın başında Hitit Devleti dahi bilinmiyordu. Hitit arşivlerinden Luvi insanlarını öğrendik. Ve Arzawa’yı. Luviler Arzawa topraklarında kendilerinden sonraki Lukkalara yol verdiler. Sonraki uygarlık durağı Likya oldu. Şimdi, kalıntılarını hayranlıkla gezerken bile benimsemekte bocaladığımız Likya!
Mirasçısı olduğumuz uzun geçmişin zenginliğine bakar mısınız!