FETHİYE VE KROM (Cumhuriyet öncesi) – TUNÇ TOKAY

1800’lü yılların ortasında, Osmanlı egemenliği altındaki topraklarda, İngiliz, Fransız, Alman jeologlar sessiz sedasız, tıpkı bir köstebek edasıyla dolaştılar. İngiltere 1895 yılında, Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması için bir teklif hazırladı ve Almanya’ya cömert bir parça sundu. Ancak Almanlar buna ilgi göstermedi, çünkü onlar parçayı değil bütünü istiyordu. Sultanın onayı alınarak ülkenin iç bölgelerini araştırmak ve doğal kaynaklarının envanterini çıkarmak için Türkiye’ye Alman uzmanlar gönderildi. Alman gezginleri ve kaşifleri, arkeolojik ve antropolojik araştırmalar yapma bahanesiyle tüm ülkeye yayıldılar.

Haritalar çıkarıldı (Kieper). Anadolu köy köy araştırıldı. Almanlar geleceğin doğal kaynaklarının Osmanlı topaklarında yattığına keşfettiler. Geçmişte parlak uygarlıklar barındırmış olan verimli Mezopotamya topraklarının ‘çalışkan’ Almanların elinde büyük bir zenginlik kaynağı olacağına karar verildi. Kayzer II.Wilhelm, ‘Doğu birini bekliyor’; Paul Rohrback ‘Almanya’nın geleceği Doğu’da, Türkiye’de, Mezopotamya’da ve Suriye’dedir’ diyordu.

Osmanlı topraklarıyla ilgilenenler sadece Almanlar değildi. İngiliz gizli servisi, yüz yılın başından beri Anadolu ve Ortadoğu ile ilgileniyordu, her köşedeki ajanlarından, Ortadoğu’daki şeyhlerden, Karadeniz’deki keşişlerden, Anadolu’daki rahiplerden; Ege’deki Yunan tüccarlardan, şifre ile bilgi aktaran saygın Konsoloslardan raporlar alıyordu. Hepsi aynı şeyi söylediler: “Doğu kurtarıcısını bekliyor.”

Almanlar, Osmanlıyla yakınlığı sayesinde dünyayı şaşkına çevirecek olan bu kozu yüzyılın başında kullanmak istedi. 1840 yılında, Hamilton Batı Anadolu’nun Jeolojisini hazırlayan ilk köstebeklerden biriydi ve sınırlar 19. yüzyılın sonunda bu jeologların çizdiği haritalarla belirlendi. 20. Yüzyılın başında Amerika’da Anadolu’da yeni bir oyuncu olarak yerini aldı. İngilizlerin donanmasından kaçan, Goeben ve Breslau zırhlılarının, Krupp yapımı toplarının namlusundan çıkan kesif barut kokusu Osmanlının parçalanmasıyla sonuçlandı. Osmanlı’yı paylaşmak için, Sevr’in altına Amerika’nın da imzası vardı.

Anadolu’da araştırma yapan köstebeklerden biri de Profösör Lawrence Smith’di (kimyager). 1848 yılında Harmancık’ta (Bursa) maden arama faaliyetlerini sürdürürken, Nallılar Köyünde ilk kromit yataklarını buldu. Takip eden tarihlerde Fethiye’de krom cevheri bulunarak, işlenmeye başlandı. Bu tarihe kadar dünyanın başka yerlerinden temin edilen krom, Avrupa’ya yakınlık, Anadolu kromlarını ön plana çıkardı. Bulunan kromitler, Alpin tipi, metalürjik kalitede nadir bulunan krom yataklarıydı. Bu tip krom, demir çelik üreticileri tarafından üst derecede ilgi ve talep görüyordu. Bunu gören yeni köstebekler, Amerika kıtasında yaşanan altına hücum gibi Anadolu’ya sökün ettiler. Kromlar Anadolu’dan sökülüp, Avrupa’ya aktarılmaya başlandı. Bu öyle bir hal almıştı ki, Türkiye’nin krom üretimi, Dünya üretiminin %60’ına ulaştı. O yıllarda krom Osmanlı İmparatorluğunda kullanılmıyordu. Bundan faydalanan hiç kuşkusuz demir- çelik üreticileriydi. Bu yıllarda demir-çelik üreticileri aynı zamanda silah üretiminde uzman ve tekel kuruluşlardı. Birinci dünya savaşı krom madenine olan ihtiyacı tahrik etmiş, krom madenlerini stratejik bir konuma getirmişti. Savaştan önce Anadolu’dan ABD’ye, İngiltere’ye, Almanya’ya, Fransa’ya, kromit akıyordu.

Türkiye’de Harmancık/Bursa ve Fethiye/Köyceğiz kromit yataklarının bulunmasının ardından geçen sürede kromun yolculuğu aydınlatılmaya muhtaç karanlık bir dönemdir.

1882 yılından 1922 yılına kadar onlarca krom imtiyazı verilir. Bu imtiyazların 20 si yabancı ve zimmi Türk tebaasınındır. İmtiyazlar sürekli tedavül etmiş, İngilizlerin ve zimmi Türk tebaasının elinde toplanmıştır. Başlıcaları, İngiliz John Peterson, Stanley Peterson, Ernest Paterson, Duglas Petrerson (Peterson Kardeşler-İzmir). Cevahirci Elize Leonikalaidi, Yuvanaki ve Kosti Şişmanoğlu ve Dimitraki, Meziki, Yorgaki Yovan Kozanoğlu, Dimitri Efendi, İoannis Levizidi, Hacı Nikola Levizidi, Hirelambos Pavlidi, Lazari lazaridi, (Fethiye-Kayaköy), M. Kangillari kerimesi Sevasti ve Filoya, Madam Luziyen, İngiliz, İngiliz Chalton Venil… Ege ve Akdeniz Bölgelerinin kromlarını Avrupa’ya aktarmışlardır. Ancak bu süreçte ülkemizde sanayi adına bir tek adım atılmamıştır.

Fethiye (Muğla) bölgesinde bulunan kromit yataklarının ilk işletme ruhsatı, 1887 yılında Ali Rıza Paşa’ya verilmiştir. Ardından Peterson Kardeşler ve Makri-Kaya Köy tebasından Rumlar tarafından işletmeler açılmıştır. Ali Rıza Paşa’nın öldüğü, 1926 yılına kadar işletilen kromit madenleri, bu tarihten sonra verilen imtiyazın iptal edilmesiyle bir müddet sahipsiz kalmış, ancak bu süre içerisinde Gürşana adında bir şirket tarafından bölgedeki kromit yatakları gayri yasal olarak sahiplenilmiştir. Kaçak olarak çalışan Gürşana adındaki şirketin bu faaliyetleri tespit edilerek üretilen cevherlere el konulmuş ve Gürşana krom sahalarından uzaklaştırılmıştır. Ali Rıza Paşa, Krom kaçakçısı Gürşana’nın ardından, Fethiye/ Üçköprü kromit sahalarının işletme ruhsatı, Fransız ortaklı Salih Zeki Pekin’e “Fethiye Şirketi Madeniyesi TAŞ” unvanıyla faaliyet gösteren şirkete verilmiş ve bu şirket tarafından işletilmiştir.

20. Yüzyılın başında; Almanya’da Briey-Thionville demir madenleri ve Anadolu’dan çıkartılan, Türk kromları sayesinde Krupp gibi bir çelik ve silah devi doğmuş ve yüzyılın yarısında bu silah ve çelik devi büyük bir tekel oluşturmuştur. Dünya Savaşı ile bunalımlara çare arayan emperyalistler aynı zamanda savaş endüstrilerini de geliştiriyorlardı. Belki de gelişen endüstriler talep yaratmak, kar etmek, ucuz hammadde kaynaklarına sahip olabilme dürtüleriyle savaşı finansal ve mali bir çözüm olarak dayattılar. Bu dönemde, özellikle ağır topçu mühimmatı ve hava kuvvetleri büyük oranda gelişti. Namlu teknolojisi ve çarpıcı etkiler yaratabilecek yeni mermiler bulmak için uğraştılar. Fransızlarla İngilizler 1916’dan itibaren çelik palet üzerine oturtulan tanklar yaptılar. Artık orduların deniz kuvvetlerini, demir ve çelikten zırhlarıyla adeta yüzen kale gibi gemiler oluşuyordu. Savaş öncesi sanayide kromit, git gide artan bir hızda endüstriyel nitelik de kazandı, savaşla birlikte silah sanayileri de gelişiyordu. Artur Kemp,” Ekmek için maya neyse modern sanayi içinde krom odur. Pek az miktarda gerek duyulur, fakat, onsuz da olmaz; tıpkı mayasız ekmek olamayacağı gibi” der.

Silah satıcılarının en önemlileri Fransa’da Schneider, Almanya’da ise Krupp’tu. Bunlar, silah üretimini artırarak, savaşan her iki yanındaki üyelerinin servetlerini artırmak için, sıkı bir biçimde ve bir tür uluslararası tröst haline gelmişlerdi. Bu amaçla ülke halklarından her birini, ötekine saldırmaktan başka bir amacı olmadığına ikna etmek için, aralarında korku yayacak güçlü araçlar kullandılar. Savaşın sürmesine büyük ölçüde payı olan Briey-Thionville demir madenlerinin öyküsü, savaşın öteki yüzünü görmek açısından çarpıcıdır. Schneider Fransa ve müttefiklerini donatırken, Krupp Almanya’da yükseldi. Krupp Alman sanayici ailesiydi. 1847 yılında yeni bir dökme çelikten ağır bir topun namlusunu tek paça olarak döktü. 1850 yılında Büyük Londra sergisine iki ton ağırlığında ve tek bir kütle biçiminde krom çelik bir namlu sundu. Prusya devleti, Krupp’a 300 çelik top ısmarladı. Avusturya, Fransa, ABD, Çin. Japonya, Rusya ve Türkiye Krupp’a top siparişleri verdi. 1870 dünyanın her yerinde savaş rüzgarları esiyor, Krupp siparişlere yetişemiyordu. Alfred Krupp babasının ölümü üzerine 1881’de çelik dökümhanesinin yönetimini üstlendi. Alfred Krupp öldüğünde ise arkasında 20.000’i aşkın çalışanı olan dönemin en güçlü sanayi kuruluşlundan birini bırakmıştı. Oğlu Fried Rich, Alfred Tegel’in dev gemi şantiyeleri 1902 yılında ele geçirdi. 1902’de sermayeyi iki katına çıkarmıştı ve 43.000 işçi çalıştırıyordu.

Sonuç: Kromun silah sanayindeki önemi, Fethiye’nin 19.YY ikinci yarısındaki ekonomik yükselişini tartışılmaz bir şekilde açıklamaktadır. 19.YY ortalarında 2000 nüfuslu kasabada tüm büyük imparatorlukların konsoloslukları açılmış, yüzyıl sonunda liman trafiği, Akdeniz’de İzmir’in ardından ikinci sıraya yükselmiştir. Gelişmeler göstermiştir ki, güç üstünlüğü sağlamanın en önemli kalemi, çelik ve kromdur. Bu nedenle İmparatorluklar birinci paylaşım savaşından hemen önce Anadol’unun kromunu olabildiğince sömürmüş ve savaş yığınaklarını en üst düzeye çıkarmaya çalışmışlardır. Savaş öncesi Osmanlı İmparatorluğunun yönelimi bölgeyi etkiledi, konsolosluklar kapandı ve krom ticaret zayıfladı. Savaş sırasında ise liman, İngiliz ve Fransız gemileri tarafından ablukaya alınmış, ticaret tamamen engellenmiş ve liman zaman zaman bombalanmıştır. Yeni ufuklar ancak savaş sonrası açılabildi.

Kromitin kullanım alanları: Metalurji sanayiinde krom cevherinin en önemli kullanım alanı paslanmaz çelik yapımında kullanılan ferrokromdur. Çelik ve Krom alaşımları, silah sanayiinin çok önemli bir maddesidir. Krom; çeliğe sertlik ile kırılma ve darbelere karşı direnç verir, aşınma ve oksitlenmeye karşı koruma sağlar. Bu kapsamda kromun çeşitli alaşımları top namlusu, mermi, denizaltı, gemi saçı, uçak gövdesi, top ve silahlarla ilgili destek sistemlerinde kullanılır. Kromun süper alaşımları ısıya dayanıklı olmaları nedeniyle, yüksek ısı fırınlarının, kazanların, tribünlerin, yüksek verimli motorlarının yapımında kullanılmaktadır. Ticari olarak üretilen diğer tali bileşikler, kurşun kromat, bazik krom sülfat, sodyum kromat, potasyum bikromat, potasyum çinko kromat ve amonyum bikromattır. Krom kimyasalları paslanmayı önleyici özellikleri nedeniyle uçak ve gemi sanayiinde yaygın olarak; kimya endüstrisinde de sodyum bikromat, kromik asit ve boya hammaddesi yapımında kullanılmaktadır.

Yorum, görüş ve önerileriniz