Kaynak: Xenophanes, Küçük Asya Birliği “Anadolu”nun süreli yayını, [1896] 1904, cilt AD, s. 302-321. Achilles S. Diamantara, Likya’nın Xanthon’una Gezi [Odiop., Archaeol.]

Ertesi sabah, ben ve yıllardır bu bölgede yaşayan yaşlı rehberim, Xanthus’a doğru at sırtında yola çıktık. Batıya doğru yokuş yukarı yirmi dakika ilerledikten sonra alçak bir tepenin zirvesine ulaştık, kuzeyden güneye doğru denize uzanan Patara Burnu, Xanthos nehri tarafından sulanan geniş ovanın doğu sınırını oluşturuyordu. Uzaktan, bu dağın boyunduruğu altında, yüksek dağlardan Patara’ya su taşıyan Xanthus nehri üzerinde, sanat ve sağlamlıkla yapılmış muhteşem, büyük bir köprüyü fark ettik. Bu eser sadece yapısı ve büyüklüğü ile değil, aynı zamanda mühendislik olarak da gerçekten harika…

Çam ağaçlarının altında yer yer gölgelenen engebeli ve taşlı bir yoldan batıya doğru inmeye başladık ve yaklaşık iki saat sonra Fournon denen, eski çınarların gövdeleriyle kaplı bu ovanın en doğu kısmına ulaştık. Bu iskele, köylülerin buluşma yeri ve pazarı olarak hizmet vermekte… Gerçekten de büyüleyici bir yer burası, ovanın her yerinden sular akıyor ama ne yazık ki yazın bu zamanlarında burada kalmak, hastalıklı iklim ve aşırı sıcak nedeniyle tehlikeli. Ovanın bu kısmında, kesinlikle iyi yetişmiş tahılların yanı sıra incir, üzüm, zeytin ve keçiboynuzu üretilmektedir. Ulu çınar ağaçları, bana onun zamanında Likya’da var olan, Pliny’nin bahsettiği dev çınar ağacını hatırlattı. Gövdesindeki kovuğun, iç duvarları arası yirmi yedi metrelik bir eğri oluşturan geniş bir mağara oluşturduğunu söylüyor! Yaprakları küçük bir ormanı andırıyor ve farklı yönlere uzanan dalları geniş bir araziyi gölgede bırakıyordu. Gövde boşluğunun tamamen yeşil yosunlarla kaplı duvarı, doğal bir mağara gördüğünü sanan izleyiciyi heyecanlandırır. Likya Valisi Likkinios Moukinios, bu bitki mağarasının içinde on sekiz kişiye ziyafet verdi.

Man dies after being battered by ‘bodybuilder’ who told him ‘nobody can hear you, shout it louder’ | The Sun when to take anavar before workout uk bodybuilders who import steroids considered criminals beginning today – meso-rx

Güneş çoktan yükselmişti ve kısa bir dinlenmeden sonra kuzeye doğru rotamıza devam ettik. Dağların eteğini sağda, solda ise rüzgârsız bataklıkları ve hastalıklı ovayı bırakarak ilerliyorduk . Bataklığın bazı kısımlarında susam ağacı çiçek açmış olduğu için güzel bir görüntü oluşturuyordu. Yol zaman zaman kayalık ama engebesizdi. Çeşitli yabani bitki, tatlı ve çekici renkleriyle çiçekler, çimenlerin yeşil halısında parıldıyor, yaydıkları mür koku başımızı döndürüyordu. Beyaz çiçekleriyle mersin, kırmızının tonlarında ormangülleri, mor menekşeler ve diğer çeşitli kır çiçekleri deyim yerindeyse, Xanthos’un bataklık ovasının kokusuyla özdeşleşiyor. Yaşlı rehberim beni birkaç dal kesmeye teşvik etti.
Neşeli arkadaşıma itaatsizlik edemezdim.
Sağlıksız iklim nedeniyle Kara-gerik (siyah bölge) olarak adlandırılan Çay Köy’den geçiyoruz. Buradan iki saat sonra, biraz batıya doğru yönelen bir rotadan sonra, çevre köylerin en zengin ve en verimli köyü olan Çavdır köyüne ulaştık ve akşama kadar kaldık, çünkü güneşin ateşli ışınları ilerlememize izin vermiyordu. Ağaçların yaprakları hareketsiz dallarda kalıyor, rüzgâr esmiyordu. Bir Osmanlı evinin önünde, vahşi kabak yapraklarının gölgelediği avluda mola verdiğimizde yorulmuştuk. O noktadan itibaren, üç çeyrek saat uzaklıkta olan antik Xanthos’un görkemli kalıntılarını görebilirsiniz. Örümcek ağının bozulmadığı, cenaze sessizliğindeki, bir zamanların bu görkemli şehrinin kalıntılarını kaç kişi gördü ve kaç kişi acı çekti! Öğleden sonra beş civarında güneybatı yönündeki rotamızı devam ettik. Bu rota çok eski ve antik bir yapının uzun duvarının yakınında gerçekleşti. Belki de Homer’in belirttiği gibi Likyalılar Solimyalıların baskınlarından korunmak için inşa ettiler, çünkü Bellerophon, görkemli Solimyalılarla savaşın Likya’dan başladığını ve savaş sırasında oğlu Jason’ın öldürüldüğünü söylüyor. (İlyada OI, 183, 254).

Yine de yaşlı rehberim beni bu duvarın bir su kemeri olduğuna ikna etmeye çalışıyordu. Osmanlı ve Yunanlı yerel sakinlerin ağzında dolaşan şu efsaneyi anlattı.

“Eski günlerde,” dedi rehberim,
“yakındaki köylerde, olağanüstü güzellikte kızı olan bir tüccar vardı. Kızın güzelliğinin ünü, Patara ve Xanthos krallıklarına ulaşmıştı. Bu güzel genç kadının hangi kralın karısı olacağı konusunda çekişme başladı. Genç kızın kendisine ilgi duyan bu genç adamlardan hangisini kabul edeceği merak konusuydu. (O zaman Patara ve Kiniki’nin ( Xanthos) farklı krallıklar olduğunu hatırlatalım.) Ancak bu güzel kızın babası, memleketinde yeterince su olmadığı için, iyi huylu kızını, suyu yüksek dağlardan topraklarına en kısa sürede indiren krala vereceğini ilan etti. Her iki kral da bu zor göreve aynı günde başladı. Patara kralı, su yolunu diğerinden önce tamamlayarak yarışmayı kazandı ve ovanın doğu tarafında yer alan bir kulenin içinde yaşayan güzel kızı alıp, Patara şehrine getirdi ve evlendi. Bu kule, günümüzde hala ayakta duruyor. Ksanthos kralı sadece birkaç metreyle yarışmayı kaybetmişti ve şiddetli bir yeise kapılarak intihar etti.” İngilizlerin 50 yıl önce, Xanthos’dan Londra’ya taşıdığı söylenen görkemli bir mezara gömüldü.

Çeşitli fenomenleri nasıl yorumlayacaklarını bilemeyen araştırmacılar, çoğu zaman onları mitlerle yorumlar. Yerliler bana kabartmaları olan bir monolit olduğuna dair güvence verdiler. Oraya hafif teknelerle gidiliyormuş, ancak ne yazık ki aşırı sıcak hava ve bataklık nedeniyle ziyaretimi kış aylarına erteledim. Çavdır köyünden Xanthos’a mütevazı tepelerin üstünden karayolu ile gidilir. Bu tepelerden, Xanthos’tan her iki yönde uzanan ovanın yaklaşık altmış kilometre uzunluğunda ve ortalama beş kilometre genişliğinde olduğunu görüyoruz. Bu alan kesinlikle Glaucus Amymon ve Daifron Bellerophon’un oğlu olan ölümsüz Homer’in sözünü ettiği, “Alion Pedion” dur.

Yorum, görüş ve önerileriniz