Hani Kale’den Fethiye’ye bakmayı ve düş kurmayı söylüyordum ya, orada düş kurmaya gerek olmadan göreceğiniz tek şey Fethiye Körfezi’dir bana göre. Düş kurmaya gerek duymazsınız. Sizi alır, hiç çaba göstermenize gerek kalmadan en zengin ve dingin düşlere götürür. Bu birkaç yazıda körfez düşlerimi yazayım diyordum ama aklıma Şu kruvaziyer iskelesi konusu geldi.
Yıllardır bu konu gündeme gelir ve yıllardır dilim döndüğünce bu işin ekonomik ve anlamlı olmayacağını anlatmaya ve yazmaya çalışırım. Bir kere daha bu konuyu anlatayım ve sonra Fethiye deniz potansiyeli konusuna geçeyim diye düşünüyorum.
Bir kere bu işi gündeme getirenlerin kruvaziyer turizminin nasıl bir şey olduğunu bilmediğini, böyle bir tura katılmadığını düşünüyorum. Katılsalar idi bu gemilerin yapısından dolayı, her şey dahil oteller gibi, misafirleri içeride tuttuğunu, dışarı çıkacak iseler de organize turlar ile dışarı çıkartıldıklarını bilirler idi. Turlara gitmeden de gemiden çıkanlar olur ama bunların hem sayısı azdır hem de gemiden çok uzaklaşmaktan çekinirler. Dışarıda para vermek yerine gemide öğlen yemeğini yemeyi yeğlerler. Dolayısı ile gemi yolcularının esnafa bırakacağı gelir yok denecek kadar azdır.
Düşünün ki; en az iki bin kişilik bir gemi gelmiş. Bu durumda iskeleden en az otuz otobüs yolcu çıkar, trafiği sıkıştırarak kent dışına, yani tur alanlarına gider, yol üzerinde tur firmasının uygun gördüğü bir veya birkaç büyük dükkanlardan alışveriş yapar ve akşam yine trafiği sıkıştırarak döner. Ayrıca tura çıkan yolcunun alışverişi de garanti değildir. Gemi Kuşadası veya Antalya’ya da uğrayacak ise oralardaki dükkanlara alışveriş için girmeleri tur şirketi için daha doğru olacaktır. Bu durumda Fethiye’nin pek şansı olmaz. Bu anlattıklarımdan iki şey çıkıyor. Gemi ile gelen misafirlerden tura gitmeyenlerden pek hayır olmadığı gibi gidenlerden de pek hayır yok.
Pekiiii. Geminin bize bir faydası var mı? O da yok. Bu gemiler başlangıç veya varış limanından alışveriş yaparlar. Alınan meyve, sebze bile tüm tur için başlangıçta alınır. Yani gemiye belki petrol satabiliriz ama onun dışında Fethiye ekonomisine faydası yok denecek kadar azdır.
Dedik ya. Çıkan turlar giderken ve dönerken trafiğin canına okur. Bir de görüntü kirliliği oluşur. Bu gemiler ancak birkaç kilometre öteden güzel görünebilir. Yaklaştıkça geminin o büyük hacmi çevredeki restoran, bar ve küçük teknelerde rahatsız edici olmaya başlar. İnsanlar için başlangıçta belki ilginç gelebilir ama sonra huzursuz olup, o çevreden ayrılırlar. Buna bir de oldukça sığ olan Fethiye limanının içine giren böylesine bir geminin deniz tabanında meydana getireceği sorunları da düşünmek gerekir.
Bütün bu nedenler ile turizm potansiyeli fazla olmayan, derin ve açık denizi olan yerler, eğer tur yolları üzerinde de iseler kruvaziyer turizmini ‘Kabul’ etmek durumunda kalmışlardır. Fethiye için ise bu söylediklerimin hiçbirisi geçerli değildir. Fethiye Körfezi küçük bir körfezdir. Derin değildir. Körfezin kendisi iyi planlanır ise bu turizmden çok çok daha yüksek gelirler getirecek iken bu şekilde harcanması ne derece doğru olur?
Bu anlattıklarıma benzer durum Marmaris Körfezi için de geçerlidir. Çok uğraşmalarına rağmen orada da bu iş tutmamıştır. Yılda birkaç gemi gelir ve devamı olmaz.
Gelin bir de bunun nedenini konuşalım. Gemi firmalarının ciddi bir bölümü Yunanistan kökenlidir. Hemen yakında bu turizme ciddi olarak gerek duyan Rodos var iken Marmaris ve Fethiye’yi yeğlemezler. Gemilerin iki durak arası aralığı bir gece yolculuğu kadar olmalıdır. Rodos’ta günü geçiren gemi gece yola çıktığında, sabah en erken Kaş veya Finike’de durmalıdır. Buralarda durur ise Antalya yakın kalacaktır. Belki Alanya düşünülebilir ama bu yol da yeğlenmez. Çünkü geminin Güney Kıbrıs’a gitmesi daha işlerine gelecektir. Bu durumda eğer bir Kruvaziyer limanı düşünülecek ise belki Kaş uygun olabilir. Gemi oradan Güney Kıbrıs’a gidebilir. Bu durumda minicik Kaş’ın Böylesine dev bir yükün altından nasıl kalkacağı da ayrı bir tartışma konusu bence.
Yani hem Fethiye Hem de Kaş bence bu sevdadan vazgeçmelidir. Kızlarımız güzel ve bu haydutlara bence vermeyelim.
Gelecek yazı Körfezimizi nasıl planlamalıyız üzerine olacak.
Sevgi ile yaşayın.