Fethiye Paspatur
Fethiye Paspatur

Geçmişin ve bugünün farklı tarihsel kültürlerinin mimari özellikleri Fethiye’nin ‘’Eski Kent’’ olarak bilinen turistik çarşısı Paspatur’da yaşıyor.

Paspatur’da birbirinden renkli sokaklar, aslına uygun restorasyonlarla yaşama dönen ahşap cumbalı, şirin evlerle süslü. Restoranlar, café-barlar, tekstil ve hediyelik eşya mağazalarının sıra sıra dizildiği Paspatur Çarşısı, geçmişin Makri’sinin ve Meğri’sinin olduğu gibi, günümüzün Fethiye’sinin de en çekici köşelerinden biri…

Bina kıldı camii Cezayirli Hasan Paşa, Allah makamını cennet eylesin ebedi sene 1216” 

Bu sözcükler, Eski Cami adıyla da bilinen ve Cezayirli Hasan Paşa tarafından 1791 yılında yaptırılan Paspatur Cami’sinin son cemaat yerindeki giriş kapısının üzerinde bulunan Osmanlıca kitabede yer alıyor. Cami, geçirdiği pek çok onarımla orijinal görünümünü yitirmiş olsa da ilçede Osmanlı dönemine ait en eski yapı olarak biliniyor.

Fethiye Paspatur Tarihi Hamam
Fethiye Paspatur Tarihi Hamam

1891 yılında inşa edilen Paspatur’un Tarihi Hamamı da kemerleri ve kubbeleriyle simgesel bir değer. Erkekler ve kadınlara ait iki bölümden oluşan hamam, yaz sezonunda turist gruplarının yoğun ilgisini çekiyor. Tarihi Hamamın Göbek Taşında yaşanan “hamam keyfi” geleneği, kuşaktan kuşağa aktarılıyor.

Yüzyıllardır çarşının tam ortasındaki bir kaynağın küçük bir havuza akan suyudur, Paspatur Suyu…              

Dilden dile aktarılan rivayete göre; Fethiye’yi ziyarete gelip de Paspatur’un suyundan bir kez içenler, Fethiye’den kolayca ayrılamaz ya da en az bir kez daha gelirlermiş.

Türk Hak Müziğinin ve yöre kültürünün en önemli sanatçılarından birisi olan, “Cura” ve “Şelpe”nin unutulmaz Ustası Ramazan Güngör, yaşamının önemli bir bölümünü Paspatur Suyunun kaynağının yanı başındaki küçücük bir evde geçirmişti.

Yıllar önce Fethiye’nin turizm sektöründe tanıtımı için kaleme aldığım bu yazının, amacı gereği olumlu duygular yaratmasını istemiştim. İçinde yalan yok! Yukarda anlatılanları hayalinde canlandıranlar içinse gidilip, görülesi bir değer olduğu ve iyi bir çekim yarattığı düşünülebilir.

Ama günümüzün Paspatur fotoğrafı, bu değerli hazinenin giderek hor kullanıldığını, korunmadığını ve hatta yer yer mimari ve sosyal yapısını yitirdiğini gösteriyor. Fethiye’nin kent hafızasında yer eden fotografik özellikleri umursamazca yok edilirse, çekim özeliğinin de yok olacağı düşünülmüyor.

Sahi kuzum, Paspatur’un yakın geçmişini bilenler şimdiki halini çekici buluyorlar mıdır?

Yorum, görüş ve önerileriniz