DOSTLAR – BÖLÜK PÖRÇÜK ANILAR – EKİN DURU BÖLÜM 8
İSMAİL BAŞARAN
1961’de Muhtar Fevzi Kavuk ve ağabeyi Ali’yi ziyaret için gittiğimiz İzmit’in Müşküle (Demirışık) köyünde, gecenin bir yarısı yaşlı bir köylü “tohum çatlayacak dönüşüm gelişimde” dizeleriyle başlayan bir şiirini okuyarak bizi şaşkına çevirdi. Kıs kıs gülerken, “Bursa hapishanesinde yattığım sırada Nazım’a bir dilekçe yazdırdım, böyle oldu; ya tüm davam süresinde ondan yardım alsaydım ne hallere girerdim kim bilir?” idi açıklaması. İsmail Başaran’la böyle tanıştık. Aslında Müşküle bizim için tümüyle sarsıcı bir deneyim oldu Bir keresinde 1 Mayıs’a orada kutladım. Köy halkının çoğunluğunun isteği üzerine İznik gölü kenarında köyün mülkiyetinde bulunan kahvenin yanına Nazım için törenle bir çınar fidanı dikildi ve ressam İbrahim Balaban fidanın arkasındaki kayaya Nazım’ı resmetmeye söz verdi. Bu sözü yerine getirmediği için Müşküleliler ona gönül koydular. 27 Mayıs 1960’ta askerler yönetime el koyduktan sonra muhtarlık mührünü Fevziye teslim etmişler. Ondan sonra yıllar boyu yerel seçimlere hemen her zaman tek aday olarak girip muhtarlığı sürdürdü. Rahmetli Ali Kavuk beni görünce “işte gene geldi benim Birinci sigarası otlakçım” diye takılır, sonra da “yahu şu bizim karılara da sosyalizm dersi versene” diye dalga geçerdi. Fevzi’nin, Özdemir’in vefatını duyar duymaz tüm aile ile birlikte bana destek olmak için Bursa’dan Fethiye’ye gelişini hiç unutamam…
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU
Bedri Rahmi Eyüboğlu ile dostluğumuzun ne zaman başladığını anımsamıyorum bile. Ama onun Fethiye’deki ilk dükkanımıza “merhaba reis” diye girişi şu anda bile gözlerimin önünde. Fethiye Körfezi’nde onun adıyla anılan koyda bir kayanın üzerine çizdiği balık deseni de tüm canlılığını korumakta. Hatay Harbiye’de taşlardan heykel ve satranç takımları oyan İbrahim ve Abdullah Özalp kardeşlerden dükkanımız için malzeme alırken Bedir Rahmi’nin onlar için oracıkta karaladığı şu dizelerle karşılaştık:
Check Please
Hesap Lütfen
Il Conto Per Favore
Yaşını yaşıma kattım
Doksan çıktı
Canını canıma kattım
Noksan çıktı
Beraber bir fotoğraf çektirdik
Bombok çıktı
MORDO DİNAR
Mordo Dinar, İstanbul’da Özdemir’in genel müdür olarak çalıştığı Pepsi Cola Mamulleri Ltd. Şti’nin hukuk müşaviri ve aynı zamanda Şili Fahri Başkonsolosu idi. Bir ara sekreteri izinli iken part-time yanında çalıştım. Musevi asıllı idi. Orta Doğu’dan Türkiye’de yatırım yapmayı tasarlayan bazı Arap şirketlerinin gelip ona danışmaları beni bayağı şaşırtmıştı. Bir davet üzerine Özdemir’le birlikte Güney Amerika’ya 3 haftalık bir geziye çıkarken bize o zaman yönetimde olan Allende için bir tanıtma mektubu verdi ama ne yazık ki Şili’ye geçme olanağı bulamadık. Dönüşümüzden kısa bir süre sonra ise Allende devrilip öldürüldü. Bu fırsatı kaçırdığımıza hala yanarım.
SARPER ÖZSAN
Fethiye’ye göç ettiğimiz yıl daha önce tatile geldiğimizde kaldığımız Telmessos pansiyonun işletmesini üstlendik. Özdemir hediyelik eşya dükkanımızın sorumluluğunu üstlendi, ben de pansiyonun. Konservatuardan yeni mezun olmuş bulunan Sarper’le pansiyonda kaldığı sırada tanıştık ve evimizde de ağırladık. Daha sonraki gelişlerinde de görüştük. Özdemir’in kemoterapileri için İstanbul’a her gidişimizde bizimle yakından ilgilendi. Daha sonra kızımın MDS tedavisinin takibi için İstanbul’da bulunduğun sürelerin birinde onun evinde kaldık. Kızımın gitar ve beste alışmalarıyla ilgilenip onu yönlendirdi ve ona Richard Clayderman ve Geroge Zamfir’i tanıttı. Antalya’daki Tiyatro Atölyesinin sahnelediği Asiye Nasıl
Kurtulur oyununu izlemeye gittiğimizde müziklerin yapımcısı olarak Sarper de oradaydı; sohbetimiz o gece sabaha kadar devam etti. Bir süredir dostluğumuzu telefon aracılığı ile sürdürmekteydik ama ne yazık ki, onu da sonsuzluğa uğurladık…