Deprem yıktı, geçti!

 

O bölgede yaşayan;

kentleri, kasabaları, köyleri yıktı,

dayanıksız, kuralsız yapılan yapıları yıktı,

insanların evlerini başlarına yıktı,

hayatları yıktı, yürekleri yıktı,

kadın – erkek demeden yıktı,

genç, yaşlı, çocuk, bebek demeden yıktı,

dinli – dinsiz demeden yıktı,

sağcı – solcu demeden yıktı,

o milliyetten – bu milliyetten demeden yıktı…

 

Anıları yıktı;

kentlerin hafızasını, o hafızayı oluşturan görselliği yıktı,

hatıraları yıktı,

umutları, hayalleri yıktı,

insanların ekonomik gelir kaynaklarını yıktı,

tarlaları, fabrikaları, üretim araçlarını yıktı.

geçmişi geleceğe bağlayan köprüleri de yıktı…

 

Yıkımın faturası ağır.

Faturanın bedelini bu ülkede yaşayan herkes ödeyecek,

bunun için kenetlendik.

Körfez depreminde de benzer şeyler yaşanmıştı,

yine kenetlenmiştik…

 

Yitip gidenleri geri getirmek mümkün değil.

Depremin yaraları sarılır elbet,

ama tek bir koşulu var;

yerleşim yerlerindeki bütün sivil ve kamusal yapıları

hukuk ve bilime uygun olarak liyakat sahibi ehillerin

yapmasını, denetlemesini ve izinlendirmesini

sağlamak.

 

Yani, hukuku egemen kılarak…

 

Acımız büyük, içimiz yanıyor!

Yorum, görüş ve önerileriniz