KEŞKE BÖYLE OLSAYDI 9 – BİROL GANİOĞLU 

Merhaba,

Bir arkadaşım bol buldun; kamu binalarını dağıtıp, duruyorsun dedi. Valla doğru ama önerdiğim şeyler iyi değil mi? Fethiye merkezinin yaşayan bir kültür bölgesi olması kötü mü olur?

Bu yazıda; Eski Otelcilik okulu, Meslek Liseleri, Lise Müze, Halkeğitim binalarının olduğu bölüm ile Kaya yolu konusundaki düşüncelerimi yazayım demiştim. Öncelikle belirteyim. Okulların o bölgeden çıkartılmasını söylerken bütün okulları kastetmemiştim. İlkokul düzeyinde sayılan, yani sekizinci sınıfa kadar okulların mahalle ve köylerde eğitime devam etmesi, küçük çocuklarımızın taşımalı eğitim garabetinden kurtarılması gerektiğini düşünüyorum. Sonraki dört yıl için belki taşımalı eğitim düşünülebilir. Bu nedenle belirttiğim bölgedeki okullardan, uygulamalı turizm meslek okulu ve sanat eğitimi veren okulların yanı sıra ilk sekiz yıl eğitim veren okulların kalmasında bence yarar var. Boşalacak binalar bu amaçla rahatça okullara dağıtılabilir.

Boşalan okullar ile birlikte genişleyen bölgede müze ve Halk eğitim merkezinin büyütülmesi mutlaka düşünülmelidir. O bölgedeki bazı binaların deprem açısından sıkıntılı olduğu duyumlarını almıştım. Bu konunun da dikkate alınmasında yarar var. Önceki bir yazımda, tiyatro ve önündeki parkın Likya Müzesi olarak düşünülmesini önermiştim. Boşalacak Kaymakamlık ve Belediye binalarının birinde Kent Müzesi kurulmasını önermiştim. Bu günkü Müze’nin olduğu yerde ise bir etnografya müzesi kurulmasında bence gerçekten gereksinim var. Bu günkü müzede oldukça sergilenebilecek ürün olduğu gibi, bölge o kadar zengin ki birkaç müze dolduracak kadar ürün de toplanabilir.

Bu proje ile birlikte Antik Tiyatrodan başlayıp, denize paralel Müze ve okullar bölgesine kadar bir bölgenin Kültürel değerinin artırılıp geliştirilmesini konuşmuş olduk. Şimdi irdeleyeceğim bölgenin ise durumu biraz farklı. Bu bölge şu sıralarda arkeolojik anlamda yüzey araştırması yapılan bir bölge. Hele bir de kazı yapılır ise bu bölgeye çok farklı bakış açıları ile bakmak gerekebilir.

Çarşı Caddesinden Kale’ye doğru giden yolun çevrende neler olabilir diye düşünüyorum. Yıllarca da bu konuda kafa yordum.

Bilindiği gibi Kale, Telmessos antik kentinin iç kalesi. Bu iç kalede yapılacak ciddi bir kazı ile pek çok şey çıkabilir ama sonraki yüzyıllarda kullanılmaya devam edildiği için farklı dönemlere ait katmanlar da olabilir. Bu nedenle burası ile ilgili bir öneri geliştirmek zor. Zaten bu iş arkeologların işi olmalı. İç kalenin dışında, kuzeye doğru ikinci bir kale duvarı görmekteyiz. Şimdi burada yüzey araştırması sürüyor. Neler çıkabilir bilmiyorum. Bunu zaman içinde göreceğiz.

Şimdi rahmet ile anacağım, 1980’in başlarında Turizm Bakanlığı’nda özellikle el sanatları konusunda ciddi çalışmaları olan bir arkadaşım ile bir çalışmamız olmuştu. Genç yaşta kaybettiğimiz sevgili Güran Erbek ile beraber bu iki kale duvarının arasını, dar sokakları ve dükkanları ile geleneksel, yaşayan bir Anadolu el zanaatları müzesi olarak hayal etmiştik. Örgütlenmesinin bir ahi örgütlenmesi gibi olmasını, farklı zanaatların uygulamalarının 16 veya 17. yy teknolojisi ile yapıldığı bir yer hayal etmiştik. Bölgeye gelen turistin bu sokaklar içinde başka bir yaşamı, başka bir geçmişi algılamasını istemiştik. Yüzey araştırmasında ve yoklama kazılarında neler çıkar bilmiyorum ama ben hala bu hayali kurmaya devam ediyorum. Daracık sokaklar, değişik zanaat işlikleri, sokaklarda üretimin ritmini ve sesini duyarak dolaşmak…

Bir yanı Fethiyeli olan Güran Erbek’i bu arada rahmet ve özlem ile anıyorum. Onun sayesinde bölgenin halı ve kilimlerinin güzel bir fotoğraf arşivi taa o zamanlarda yapılmaya başlanmıştı. (Güran Erbek’in kim olduğunu, merak edenler Fatin Ergen abime sorabilirler.)

Şimdi bir dönem FETAV’a tahsis edildiğini sandığımız alan ile ilgili düşüncelerimi de söyleyeyim. Ya da söylemeyeyim. Gelecek yazıda Naci Dinçer’i buraya konuk edeyim ve o bu projeyi keşke diye bi anlatsın.

Kaleden aşağı, Çarşı Caddesine kadar gelirsek, ben o yolu sanat ve müzik yolu olarak hep hayal ederim. Orada biz kazı olur ise çok şeylerin çıkabileceğini hepimiz tahmin edebiliriz. Bu durumda oraya yeni ve kalıcı binaların yapılması doğru olmayacaktır. Eski binaların eskiliğini koruyarak, görünümünü gelenekleştirerek, en azından alt katların sanat atölyelerine dönüşmesini hayal ediyorum. Akıncı ilkokulunun olduğu yerin ise, binanın yıkılıp, kazısının yapılmasını uygun yerlerde ise gün ve akşam boyunca müzik yapılacak bir yer olmasını hayal ediyorum. İsterseniz adını da Apollon Müzik Bölgesi diye koyun.

Haaa! Burada ağırlıklı kimlerin müzik yapacağını tahmin etmek hiç de zor olmayacaktır. Önce oranın yerlileri bu işe gönülden sahip çıkacaktır.

Bu yazının da sonuna geldik. Naci Dayı iki yazı yaz da biri yedek de olsun dedi. Birinci yazı bu. Yazdım. İkicisini ise artık o yazıverecek…. Hehehe 😊

Sevgi ile kalın.

Editörün Notu: Görevi bana iteklemen ayıp olmuyor mu ama yani Birol abi!

Yorum, görüş ve önerileriniz