Efendim,
Mecmuamızın geçen nüshasında mihmandarlık yıllarımdan bir hatırayı nazar-ı dikkatinize arz etmiştim. Sağ olsunlar var olsunlar meslektaşlarımın ilgisine mazhar olmuş, devamını temenni ettiler. Mihmandarlık pek önemli bir mütehassıslık konusudur. Bu mesleği icra edenlerde bazı melekeler ve derin bir bilgi ile teatral kabiliyetler icap eder. Farz-ı misal:
Yeterince malumata ve ifade melekesine sahip olmak pek önemlidir. Mihmandarlar, turistlerin ziyaret ettikleri yerler hakkında tarihi, kültürel, coğrafi ve diğer ilgili malumatı öğrenmelerini temin ederler. Onların tecrübelerini zenginleştirir ve daha manalı kılar.
Mahalli kültür ve ananelerin tanıtılması zaruri bir vazifedir. Turist mihmandarları, ziyaret edilen bölgenin mahalli kültürünü, örfünü ananesini ve hayat tarzını tanıtmada mühim bir role sahiptir. Bunu yaparken onların farklı bir kültürle temasa geçmelerini sağlarlar. Bu sayede turistler, mahalli topluluklara daha fazla saygı duyar ve kültürel çeşitlilik hakkında daha fazla bilgi edinir.
Turist mihmandarları, turistlerin emniyetini ve konforunu temin etmek için çaba sarfederler. Bilinmeyen bir mahale seyahat eden turistler için kılavuz ve takviye edici bir kaynak olarak hareket ederler. İhtiyaç duydukları malumatı sağlamak, mahalli şiveleri bilmek, yol tarifleri yapmak, emniyetli bölgeleri belirlemek gibi vazifeleri üstlenirler. Bu da turistlerin seyahatlerini daha keyifli ve sorunsuz hale getirir.
Mihmandarlar, mahalli halkla münasebetler kurarak halkla turistler arasında köprü vazifesi görür, muhabere ve münasebetlerin tekamülüne yardımcı olur. Aynı zamanda mahalli ekonomiye katkıda bulunurlar.
En mühimi, mihmandarlar turizm alanlarının sürdürülebilir bir şekilde idaresine katkıda bulunurlar. Turistlere tabiat himaye alanları, hassas bölgeler ve mahalli halka hürmetli davranmaları konusunda daha şuurlu olmalarına yardımcı olurlar. Üstelik de tabii ve kültürel kaynakların korunmasını teşvik ederek, gelecek nesillere turizm olanaklarını sağlama amacını güderler.
Bazen turistler seyahat ederken komik hatıralar da biriktirebilirler. Misal: mahalli lisanda anlaşma konusunda zorluk yaşayan turistler, algıda da sıkıntı olunca komik ve anlaşılmaz anlar yaşayabilirler.
Her şeyi kendi kendine keşfetme isteği de komik anlar yaşanmasına sebep olabilir. Elindeki haritayı yanlış okuyan, yanlış minibüse binen, Kilometrelerce uzaklıktaki yerlere yürüyerek on dakikada gidebileceğini düşünen o kadar çok turistle karşılaştım ki…
Farklı kültürlerin yemeklerini tecrübe etmek heyecanlı olabilir. Bazen beklenmedik tatlarla karşılaşmak da komik anıları beraberinde getirebilir.
Birden, Nefis Pide’nin vakt-i zamanında Tütün Sokaktaki lokantasında şahit olduğum bir vakayı hatırladım. Yaz günü, yemekteydim. Yanımdaki masada oturan, İsminin sonradan Brian olduğunu öğrendiğim bir İngiliz turist el kol ve tarzanca yardımıyla garsona pide siparişini vermişti. Onun önünde oturan müşteri koca bir bardak ayranı içmekteyken Brian garsona seslenip, bardağı işaret etti ve bir bardak da kendisine istedi. Bir müddet sonra garson pide ve ayranı masasına getirdi. Brian koca bir yudum aldıktan hemen sonra önündeki adamcağızın ensesine ne var ne yok püskürtüverdi. Tabii, ortalık karıştı. Eh, İngilizcemizle vakaya müdahil olup, tarafların ifadelerini dinleyip, uzlaştırmaya çalıştık. Meğer Brian vücut geliştirme sporcusuymuş. Adamcağızın bardağındakini her gün içtiği süt zannetmiş. İlk kez geldiği Türkiye’de yaşadığı ayran tecrübesini karşılıklı özürler ve iyi niyetlerle tatlıya bağladık. Sonradan da Brian ile güzel bir dostluk kurduk, hala aklıma geldikçe gülerim o ayranlı enseye…
Bir hatıram daha gözümde canlandı. Bir günlük Pamukkale turuna gidiyorduk. Sabahın erken saatinde otellerinden topladığım uykulu gözlerle yolculuğumuz başladı. Acentenin anlaşmalı olduğu bir restoranda, Toros’ların tepesinde kahvaltı molamızı vermiştik. Efendim bilirsiniz, misafirlere tek tip, kontinental kahvaltı verirler o da tur ücretinin içinde olur. Mola yerinde yolcularıma gerekli malumatı verdikten sonra gurubu kahvaltı büfesinin yanına götürdükten sonra bir köşeye oturdum. Ayıptır söylemesi, bir kâse mercimek çorbası siparişi verdim, kahvaltı tabağını da geri gönderdim. Çorbamı tam kaşıklamaya başlamıştım ki, bir turist yanıma gelip ne içtiğimi sordu. Mercimek çorbası dedim, biraz da utanarak bizde kahvaltıda çorba da içilir diye açıkladım. Görmeliydiniz, adamcağız hızla gurubunun yanına döndü bir şeyler söyledi ve hepsi birden yanıma gelip kahvaltı tabağı yerine çorba alıp alamayacaklarını sordular. Ben şaşkın, lokantacı şaşkın öylece bakakaldık. Meğerse, grubun çoğunluğu İskoçyalı ve İrlandalıymış. Mercimek çorbasını da çok severlermiş. Tahmin edeceğiniz üzere, lokantacı mutlu (eh ne de olsa çorba daha ucuz maliyet) ben mutlu, turistlerim mutlu mesut kahvaltı molamızı çorba festivaline dönüştürdük…
Bu mesleğe gönül verenleri, vazifesini hakkıyla, layıkıyla yapanları -emin olun- unutulmaz hatıralar bekliyor…