MARQUEZ OLMAK / ÖNDER ATAY

Sophokles’in Antigone’sinden kısa bir alıntıyla başlayan Yaprak Fırtınası eserinde Marquez, sevgi ya da minnettarlık olarak kabul edilebilecek ne varsa, hepsinden bağlarını koparmış bir adamın ölümüyle yaşanan gelişmeleri, geriye dönüşlerle anlatır. Kitapta olaylar üç kişinin gözünden aktarılır. Torun, anne ve dede.

Öyküsü anlatılan doktor, uzun süre önce Macondo Kasabası’na yerleşmiş ve ölümünden on yıl önceki bir gece, kendisinden yardım isteyen kasabalılara sırt çevirmiştir. Büyük bir karmaşanın yaşandığı o fırtınalı gecede yaralılara evini açmayan doktorun kapısı, ölümüne değin bir daha hiç açılmayacaktır.

… On yıl önce onun halktan esirgediği merhameti bu kez halkın ondan esirgemesinin vakti gelmişti.  Macondo halkının tek isteği, o karanlık gecede açılmayan kapının arkasındaki yoğun çürüme kokusunu duymaktı. Neredeyse bütün kasabanın, ininde çürüyüp toza dönüşmesini beklediği doktorun cenazesini kaldırma görevini yaşlı bir emekli albay üstlenir. Albay, kızını ve torununu yanına alarak doktorun evine gider. Çünkü cenazesini ortada bırakmayacağına dair ona söz vermiştir. Ancak cesedin kokuşmasını sevinçle bekleyen kasaba halkına rağmen, albay verdiği sözü yerine getirebilecek midir?

***

Girişin ardından yazımızın devamında, Marquez’in yazarlık hayatında çok önemli bir yere sahip olan Yaprak Fırtınası’nın yazılma ve yayımlanma sürecini ele alacağız.

Yaprak Fırtınası’nın serüvenini Marquez, anı kitabı Anlatmak İçin Yaşamak’ta uzun uzun ayrıntılarıyla aktarır. Bu kitapta Marquez ailesini, çocukluğunu, öğrencilik yıllarını, nasıl gazeteciliğe ve yazarlığa başladığını tadına doyulmaz bir biçimde anlatıyor. Böylece olağanüstü yapıtlarının nasıl ortaya çıktığını da büyük bir keyifle öğreniyoruz.

Gazeteciliğinin ilk yıllarında yazdığı öyküler çeşitli dergilerde yayımlanır. Bu dönemde Marquez’in bir de roman çalışması vardır. Roman üzerine tekrar tekrar çalışmasına rağmen yazdıkları istediği gibi değildir. Mutsuzdur ve kendisini uçurumun kenarında hissetmektedir.

Gazetede çalıştığı sıkıcı bir gün, başka şehirde yaşayan annesini karşısında bulur. Annesi, kasabaları Aracataca’daki evi satmak amacıyla kendisiyle birlikte gelmesini ister. Yolculuk Marquez için yeni bir romanın ve farklı bir geleceğin ufuklarını göstermesi açısından büyük önem taşır. Yolculuğun sonunda, hayatını yazar olarak sürdürmeye kesin biçimde karar verecektir.

Yazacağı yeni romanın konusunun ne olacağına dair bir kuşkusu kalmamıştır artık. Bir destan hayali kurar. Ancak bu destanın ne başkahramanıdır ne de kurbanı. Sadece hatırladığı bazı şeylerin tanığıdır o. Doğru anlatım yöntemini bulmak için çok uğraşır. Kendi deyimiyle, köyün kızgın kumlarına ayak bastığı anda, umutsuzluk ve özlemden ibaret o yeryüzü cennetini anlatmak için kendininkinin en mutluluk verici yöntem olmadığını, keşfeder.

Kitabı bir çocuğun anıları üzerine kurma düşüncesinden kısa sürede vazgeçer. Çünkü öykünün, onu anlatmak için yeterince edebi birikimi olmayan bir çocuk bakış açısına hapsolup kalacağını düşünür.

Bu haldeyken, önceden okuduğu Ulysses ile Ses ve Öfke’yi daha basiretli bir gözle tekrar okumaya karar verir. Joyce ve Faulkner’da anlaşılmaz ne varsa bu okumaların ardından korkutucu bir güzellik ve yalınlıkla önüne serildiğini söyler. Marquez, daha önce tek sesli olarak planladığı anlatımını, Faulkner’ın Döşeğimde Ölürken eserindeki gibi aile üyelerinin düşüncelerini dağıtarak, çeşitlendirmeye karar verir. Böylece annenin, dedenin ve çocuğun sesleri birbirinden çok farklı tonları ve yazgılarıyla kendiliklerinden tanımlanabileceklerdi.

Marquez, kasabası Aracataca’nın adının roman için aradığı masalsı soluğa sahip olmadığını düşünür ve anlatımının büyülü doğasına uygun olarak Macondo adını verir. Kitabın adı ise romana önsöz yazmaya başladığında ortaya çıkar. Kasabalarındaki dev muz şirketinin ardında bıraktığı viranelik için ninesinin söylediği bir yakıştırma aklına gelir. Ninesinin, soylu benliğinden geriye kalanla verdiği o şefkatli hem de fena halde hor gören ad: Yaprak Fırtınası.

Kitabı tamamlamanın heyecanı içinde, taslağı okuması için üstat olarak bildiği yakın bir dostuna verir. İki gün sonra Marquez’i evine davet eden üstat, kitabın Antigone efsanesiyle aynı olduğunu söyler. Marquez’in yüzündeki şaşkınlık ifadesini görünce de kitaplıktan Sophokles’in kitabını alarak ne demek istediğini açıklar. Böylece Marquez, romandaki dramatik özün Antigone’ninkiyle aynı olduğunu anlar.

Antigone efsanesini daha önce okumuştur Marquez. Ancak muz bölgesindeki dramın içinde inşa edecek kadar iyi hatırlamadığını söyler. Yine kendi ifadesiyle, yüreği mutluluk ve hayal kırıklığı ile allak bullak olmuştur. Aynı gece, o denli yüce bir yazarla örtüşmekten duyduğu gurur ve herkesin gözünde aşırmacılığın yaratacağı bir utanç arasında gidip gelerek, yapıtı yeniden okur. Sıkıntılı geçen bir haftadan sonra iyi niyetini kanıtlamak üzere kitapta değişiklikler yapmaya çalışır. Ancak sonunda havlu atarak, kitabının başına Sophokles’e saygısını belirtmek üzere Antigone’den bir bölüm koymaya hakkı olduğunu düşünür ve öyle de yapar.

Buenos Aires’te bir yayınevinin kitabı basma olasılığı ortaya çıkınca, taslakta düzeltme yaparak yeni bölümler ekler. Marquez, kitabının yeni halini yüreği ağzında okuduktan sonra soğukkanlılıkla basılmamasına karar verir. Ancak onu dinlemeyen yakın arkadaşı Alvaro Mutis, elindeki tek temiz kopyayı alarak yayınevine gönderir. Satır aralarına ve kenar boşluklarına düzeltilerini not ettiği ilk taslağı da Marquez kendisi çöpe atar. Yayınevinden haber gelene kadar iki ayı huzursuz geçirir. Yaprak Fırtınası’nın reddedildiği haberi geldiğinde ise yanında kimsenin olmaması tek tesellisidir. Haberin sert darbesini çok ağır hisseder. Daha önce bir dostunun söylediği şu sözü hatırlar: Edebiyat kötü olunca, gerçek bile yanılıyor.

Yayınevine gönderilen dosyayı geri alamaz ama arkadaşı yollamadan önce bir kopya çıkarmayı akıl etmiştir. Dostlarının önerileri doğrultusunda yeni bir düzeltiye başlar ve otuz sayfayı çıkarır. Unuttuğu bu sayfalar, yaklaşık yirmi yıl sonra, Yüz Yıllık Yalnızlık yazılırken ona yardımcı olmak üzere karşısına çıkacaktır.

Yaprak Fırtınası gözden geçirilmiş haliyle ilk kez Bogota’da basılır. İyi eleştiriler almasına rağmen baskının çoğu depolarda kalır. Üstelik Marquez tek kuruş telif de almaz. İlk baskıdan dört yıl sonra başka bir yayınevi, sokak tezgahlarında satılması için Yaprak Fırtınası’nı cep kitapları koleksiyonuna dahil eder. Bu baskıdan aldığı telif ücreti, bir kitaptan kazandığı ilk kazanç olarak duygusal bir değere sahiptir.

Yıllar sonra Yüzyıllık Yalnızlık yayımlandığı sırada, Bogota sokaklarında Yaprak Fırtınası’nın pek çok baskısının bir pesoya satıldığına tanıklık eder Marquez. Taşıyabildiği kadar da kendisi alır.

Böylece, annesiyle yaptığı Aracataca yolculuğunda kesin olarak ortaya konan yazar olma kararlılığı, bir kez daha onun ağzından söyleyecek olursak, ona farklı bir geleceğin ufuklarını açmıştır.

Yaprak Fırtınası

Yazar: Gabriel Garcia Marquez

Roman,128 Sayfa, Can Yayınları

Anlatmak İçin Yaşamak

Yazar: Gabriel Garcia Marquez

Anı, 576 Sayfa, Can Yayınları

2

Yorum, görüş ve önerileriniz