FETHİYE: TLOSLU ÇOCUKLARIN GEZGİNLERE UZATTIĞI BİR DEMET KEKİĞİN KOKUSUDUR – NACİ DİNÇER

Homeros’un İlyada’sında anlatılan ve büyük bölümü Likya topraklarında geçen Bellerephontes efsanesine göre; bir av safarisinde kaza ile kardeşini öldüren Korint Kralının oğlu Bellerephontes, yaşadığı utançla evini terk eder ve Tirynis Kralı Proitos’un sarayına sığınır. Kral ve karısı Anteia misafirlerini gereğince ağırlarlar. Ancak Anteia genç adama âşık olur, birlikte olmayı ister, reddedilince de delikanlıyı bir iftira ile kocasına şikâyet eder. Yanına sığınan birisine kıyamayacak kadar onurlu olan kral, Bellerephontes’in eline ölüm fermanı ile bir mektup verip, Likya’daki Tlos Kentinin Kralı olan kayınpederi İobates’e gönderir. İobates, Bellerephontes’i konukluk kurallarına uygun olarak sarayında ağırlar. Mektupta okuduklarının doğruluğunu anlamak için onu vereceği zorlu bir görevle sınamayı düşünür. Kendisinden, Olympos’ta yaşayan başı aslan gövdesi keçi, kuyruğu yılan biçimli, ağzından alevler saçan Chimeira canavarını öldürmesini ister. Bellerephontes bu görevi yerine getirmek üzere Tanrıça Athena’nın kendisine armağan ettiği kanatlı atı Pegasus ile birlikte Olympos’a gider. Ağzından çıkan alevler nedeniyle canavara yaklaşamayan Bellerephontes kurnazca bir plan kurar. Baş kısmı kurşundan oluşan bir mızrak yapar ve Pegasus’un üzerinde canavara yaklaşmaya çalışır. Bir an gelir ve mızrağını canavarın alevler fışkıran ağzının içine savurur. Alevlerin sıcaklığıyla eriyen kurşun başlık canavarın soluk borusunu tıkar ve ölümüne neden olur. Bellerephontes saraya döner, olanları Krala anlatır. Kral bunun üzerine Bellerephontes’in kötü bir insan olmadığına karar verir ve kendisinden gerçeği söylemesini ister. Bellerephontes Trynis sarayında yaşadıklarını Krala anlatır. İobates genç adamın Likya’da kalmasını, en küçük kızı Fiona ile evlenmesini ve Tlos’un kendisinden sonraki Kralı olmasını ister. Bellerephontes gördüğü aşırı saygıdan gurura kapılır ve kendisini tanrı gibi hisseder. Bu durum Zeus’un tepkisini çeker. Zeus, Bellerephontes’i cezalandırmak için Pegasus’a bir at sineği musallat eder. Akropol’de gezinti sırasında sinekten huylanan at üzerindeki binicisini sırtından atar. Kayalıklardan aşağıya yuvarlanan Bellerephontes’ oracıkta ölür. Tloslular, düştüğü yamaçta bir mezar inşa eder ve anısını ölümsüzleştirirler…

İki sütunlu tapınak cephesi görüntüsüyle kayalara oyularak yapılan bu mezarın girişindeki kabartmalar, mitolojik öyküyü ve kahramanlarını betimliyor. Likya’dan günümüze ulaşan en eski mezar yapısı olduğu konusunda, araştırmacılar fikir birliği de oluşturmuş.

Fethiye – Korkuteli yolunun 23. km.sinden Güney yönüne ayrılıp, Güneşli ve Yaka Köy yollarını takip edince, görkemli görüntüsü ile Tlos’un Akropolü ve onun Kuzey yamacında bu mezar karşınıza çıkıyor. Nekropol’deki çeşitli tiplerde yapılmış kaya mezarları ve Lahitler, adeta Bellerephontes’in mezarının farklılığını ve önemini vurgularcasına Akropol Tepesinin doğu ve kuzey yamaçlarına dizilmişler.

Akropolün her yanı doğal olarak yetişen kekiklerle kaplı…  Tloslu çocukların gülümseyen yüzleriyle gezginlere uzattıkları bir demet kekikte, sanki tarihin binlerce yıllık kokusu var…

Farklı kültürlerin kalıntılarının bulunduğu Akropolün sur duvarları Erken Likya, Roma ve Bizans dönemlerinde inşa edilmiş, depremlerden sonra taşıma malzeme ile onarılmış. En tepede görülen yapı ise 19. yy. da “Kanlı Ali Ağa” isimli Beyin konağı olarak biliniyor. Konağın Kuzey avlusundaki dikdörtgen planlı yapı, atların barınması için yapılan bir tavla. Ne ilginçtir ki, kanatlı at Pegasus’un betimlendiği mezar da aynı yamacın alt kesiminde…

Akropolün doğusunda oturma sıralarının bir kısmının kayaya oyularak yapıldığı Stadyum bulunuyor. Hemen karşısındaki kalıntılarsa yine Roma Döneminden kalma Gymnasion, Palaestra ve en Güneydeki de kentin Hamam’ına ait. Bütün bu yapılar topluluğu bir sporkompleksini ve Tlos’un da bir spor kenti olduğunu işaret ediyor.

Hamam kalıntısına giden yolun üzerinde Erken Bizans Dönemine ait büyük bir kilise, onun arkasında ise son dönem kazılarıyla ortaya çıkartılan ve Tanrı Kronos’a adandığı belirtilen bir tapınak kalıntısı, biraz daha Doğuda ise Roma Dönemi özelliklerini yansıtan bir Tiyatro var.  

Tlos, Likya Federe Birliğinde 3 oy hakkı ile temsil edilen 6 büyük kentten biri. Toros Dağlarının her yerinden kaynak suları fışkıran bereketli yamaçlarında gururla ziyaretçilerini selamlıyor…

Yorum, görüş ve önerileriniz