Yazı ve Fotoğraflar: Gökhan Korkmazgil

Tura her zamanki gibi Beşkaza Meydanı’nda başlıyoruz. Şehir trafiğinden bir an önce kurtulmak için bisiklet yolunda Çalış yönünde 3 – 4 dakikalık sürüşten sonra Esnaf Hastanesini geçince sağa, Kameraman Ali Uğur Caddesi’ne giriyoruz. Bunun devamı olan Karadenizli Kemal ve Kâtip Emin caddeleri boyunca ilerleyip Karaçulha kavşağına varıyoruz. Yaklaşık 5 kilometre oldu. Durmayıp Mustafa Kiremitli Caddesi (eski Antalya yolu) boyunca sürerek Esenköy kavşağına ulaştığımızda kendimizi kentten çıkmış sayabiliriz. Başlangıçtan itibaren 10. kilometredeyiz. Aynı yolu devam ederek Çırpı mevkiinde D400 kara yoluna ulaşıyoruz. D400 ile birleşmeden hemen önce 200 metre kadar bir bölümde yokuş %10 eğime ulaşıyor. Burayı pedallara asılarak tırmanınca durup bir soluklanmak gerek. 210 metre yükseltideyiz, önünüzde ova, karşıda, uzakta Akdağlar silsilesi harika görünüyor. Buradan Seydikemer’e dek tatlı bir iniş var, ayaklarımızı pedallarda yüzdürerek, çaba sarf etmeden, aktif dinlenme halinde sürüşe devam ediyoruz.

Seydikemer’e varınca bir molayı hak ettik; 27 kilometre yol yaptık. Yol kenarında temiz ve hesaplı dinlenme yerleri var. Pide, gözleme, ayran, çay, ne isterseniz… Yayladan Antalya (D330) ve sahilden Antalya (D400) yol kavşağındayız. Seydikemer’e doğru dönüyor, ilçenin içinden geçiyoruz. Bir zamanların Ksanthos Nehri olan Eşen Çayı’nın akış yönünün tersine, sol kıyısı boyunca sürüşe devam ediyoruz. Bu yola Mimar Sinan Caddesi demişler, ama asfalt köy yolu; sürüş çok da keyifli. Çakıllı geniş çay yatağı kenarı boyunca yolu takip ederek Seydiler ve Atlıdere’yi geçip Ortaköy’e varıyoruz.

Ortaköy’de bir durup soluklanmak gerek. Bundan sonra yolumuz dağlara doğru. Turun zirve noktası Üzümlü’nün doğusundaki 667 metrelik dağ geçişi. Zorlu tırmanışa başlıyoruz. Çamların arasında kıvrılıp bükülerek yükselen yol bitmek bilmiyor. Bacaklarımızdaki bütün gücün ise bittiğini hissediyoruz. Boşuna Yeşilüzümlü dememişler; çamlar arasından boşluk bulup baktığımızda meyve bahçelerinin, otlakların ve tarlaların yeşilini görüyoruz. Kısa mesafede yüzlerce metre yükselti kazanımı söz konusu. Artık en tepeye yaklaştığımızda yüz, yüz elli metrede bir çeşmelere rastlıyoruz. Her birinde durup su içiyor, soluklanıyoruz. Artık bir çeşmeden diğerine ulaşmaya çabalıyoruz. Doğanın içinde nefes nefese bir mücadele içindeyiz âdeta.

Cadianda yol ayrımına yakın bir yerde neyse ki tırmanış bitiyor, biz de bitmişiz. Cadianda’ya gidecekseniz daha bir hayli tırmanış var. O eski insanlar buralara bu kentleri nasıl yapmışlar anlaşılır gibi değil. Buradan Üzümlü’ye dik inişlerle kontrollü biçimde aşağı gidiyoruz. Sakin Üzümlü sokakları, meydandaki kahvehaneye kavuşuyor. Yorgunluk, başarmış olmanın keyfi içinde yavaş yavaş eriyor. Üzümlü’den aşağı devam edip Çameli – Fethiye yoluna kavuşuyoruz. Yol kenarındaki Avcı Kulübesi Restorana kadar hafifi bir yokuşu tırmanıp inişe başlıyoruz. Bu noktadan Günlükbaşı’na kadar tek bir pedal çevirmeden iniyoruz. Frenlere basmasak 70-80 kilometre hıza ulaşmak işten bile değil. Barış Manço Bulvarı’ndan devam ederek Çalış Köprüsü’nde bisiklet yoluna kavuşuyor, Beşkaza Meydanı’na, başlangıç noktamıza geliyoruz.

Bu turu kısaca tanımlarsak “efsane tırmanış, şahane iniş” diye özetleyebiliriz. Turun gerçekleşmesine katkı veren sevgili Ünsal Yiğiter’e ve Atlas Pedal’a teşekkürler…

Etkinlik: Seydikemer > Ortaköy > Üzümlü Turu

Sürüş Mesafesi: 72 km

Yükselti kazanımı: 838 m

Süre: 4,5 saat (mola hariç, temposuz sürüşle)

Bisiklet tipi: MTB, yol

Zorluk derecesi: Zor

Yol Durumu: Düzgün asfalt, bozuk asfalt ve kilitli parke

Su Durumu: Ortaköy’den sonra yol kenarı çeşmeleri var.

Yanımıza bulunması gerekenler: Kask, eldiven ve güneş gözlüğü dışında, lastik patlaması gibi durumlar için bisiklet teknik gereçleri, cep telefonunuz.

Çırpı’ya vardığımızda uzaktan Akdağlar silsilesi görünüyor.

Ortaköy’de rotadan saparak Araxa antik kent kalıntılarını görebilirsiniz.

Tur boyunca bize eşlik eden canlılardan biri de kaplumbağa. Arkamıza dönüp geldiğimiz yöne baktığımızda ne kadar ciddi bir tırmanışta olduğumuzu anlıyoruz.

Tepeye varıp uzaklara bakınca birbiri ardına sıralanan tepeler görünüyor.

Üzümlü’nün eski sokaklarında geleceğin bisikletçilerine rastlıyoruz.

Tırmanışın sonuna yaklaştıkça her çeşmede durup soluklanıyoruz.

Yorum, görüş ve önerileriniz