BİR DERE HİKAYESİ – SERDAR ADAKALE
Bölüm 1
Anadolu coğrafyasında doğa unsurlarına verilen isimler sıklıkla renklerle ilişkilidir. Bu, hem halkın doğayla kurduğu doğrudan bağın hem de gözleme dayalı anlamlandırmanın güçlü bir göstergesidir. Renkler, genellikle suyun, toprağın ya da çevredeki bitki örtüsünün durumunu; bazen de o yerle ilgili duygusal ya da tarihsel bir çağrışımı yansıtır. Konumuz bir dere hikayesi olunca bölgemizle sınırlandırdığımızda Akçay, Karaçay, Kızıldere, Sarıkız, Bozluca deresi gibi örnekleri sıralamak mümkün. Boz rengi ise özellikle dikkat çekicidir. Ne tam beyaz ne de tam siyah olan; geçiş, yıpranma ya da durağanlık gibi anlamlar çağrıştırır. Bu yönüyle de anlatmak istediğimiz çevresel ya da sosyal sorunlara güçlü bir zemin sunar.
Batı Akdeniz Havzası’nda, Fethiye ve Seydikemer ilçe sınırını da belirli kesimlerde çizen Yukarıakçay Bozluca Deresi, adını dere yatağında taşınan malzemenin karakteristik boz renginden alır. Ancak yöre halkı bu dereye zaman zaman farklı bir isimle, ironik bir yaklaşımla “Bokluca” da der. Bu alaycı adlandırma, derenin taşkın zamanlarında sergilediği yıkıcı doğasından kaynaklanır. Her yoğun yağışta, dere yatağının üst havzasındaki yamaçlarda heyelanlar meydana gelir. Yağışın anlık şiddetine bağlı olarak, irili ufaklı boz renkli malzeme akışa karışır ve suyla birlikte taşınır. Bu taşınan ince malzeme, boz renkli ve yoğun kıvamlı bir çamura dönüşür. Bu durumda dere hem görüntüsüyle hem de etkisiyle son derece acımasız hale gelir. Eğer akış miktarı yüksekse, taşıdığı enerjiyle çevresine ciddi zararlar verebilir. İşte tam da bu noktada, yöre insanı dereye “Bozluca” yerine “Bokluca” adını yakıştırır. Bu ironi hem derenin çamurla dolu görüntüsünü hem de zarar verici gücünü çarpıcı bir şekilde ifade eder. Halkın doğa olaylarına verdiği bu tür tepkiler, bölgenin kültürel hafızasında önemli bir yer tutar.

Bu dere, yıllar içerisinde ulaştığı denize kadar olan güzergâhta bölge coğrafyasının biçimlenmesinde belirleyici bir rol oynamıştır. Öyle ki, Likya medeniyetine ait bazı kentlerin konumunu ve bu topraklarda yüzyıllardır süregelen yerleşim biçimlerini doğrudan etkilemiştir. Dere, bağlı olduğu Eşen Çayı’nda eğimin azaldığı kesimlerde menderesler oluşturarak yatağını değiştirerek yerleşim alanlarının genişliğini ve sınırlarının da değişmesine neden olmuştur. Taşkınlar ve erozyon sonucunda pek çok alan zarar görürken, dere tarafından taşınan alüvyonlar iç denizin zamanla lagüne, ardından göle ve nihayetinde sazlık-bataklık bir yapıya dönüşmesine sebep vermiştir.
Yukarıakçay Bozluca deresine; Bozluca, Karapınar, Çukurcagözü, Gayrancı ve Karain deresi içerisindeki isimlerini bilmediğim küçük su kaynakları akış yapar. Bu kaynaklardan çıkan suların hepsi içilebilir niteliktedir.
Yukarıakçay Bozluca Deresi’nin özellikle Yayla Koru tarafındaki yamaç bölgesi, zemin yapısı nedeniyle her yağışta ya da hızlı kar erimeleri sırasında heyelanlara sahne olur. Bu kesimde dere eğimi oldukça fazladır. Bu nedenle yağış miktarına bağlı olarak devasa kaya kütleleri yerinden kopar, dere yatağı boyunca sürüklenmeye başlar. Ağırlıkları sebebiyle iri kaya parçaları üst havzada çökerken, daha ince malzemeler alt havzaya kadar taşınır. Bu süreçte, yukarı havzada kaya bloklarının yuvarlanması büyük bir gürültüye neden olur. Bu an itibarıyla dere yatağı, her canlı için ölümcül bir tehdit haline gelir; çevresindeki her türlü yapı ise yıkım riski altındadır. Erozyonu önlemek amacıyla devlet kurumları 1995 yılından bu yana çeşitli çalışmalar yürütmüş olsa da doğanın bu güçlü dinamiklerine karşı kalıcı bir başarı sağlanamamıştır. Günümüzde ise sadece alt havzada, yıkıcı etkileri azaltmaya yönelik palyatif çözümlerle yetinilmektedir.

Eşen Çayı; Batı Akdeniz havzasının Dalaman Çayından sonra ikinci büyük drenaj alanına sahip akarsuyudur ve Çavdır Söğüt ile Seydikemer Kumluova arasında yer alır. Karanlıkiçi Kanyonundan sonra, Bozluca Deresi Seydikemer Ortaköy mahallesi sınırlarından Eşen Çayına bağlanır. Eşen Çayı, Sarıkız, Akçay ve Karaçay derelerinin suyu da alarak Kınık ile Kumluova yerleşim ve tarım alanları arasından Akdeniz’e ulaşır.
Eşen Çayı öncelikle Yukarıakçay Bozluca Çayı olmak üzere kısmen Akçay ve Karaçay derelerinin malzeme taşınımı etkisiyle;
- Likya Medeniyetinin liman kenti olan Xanthos şu an kuş uçumu denize 9 km mesafededir.
- Ovagelemiş sazlığı geçmişte iç bir iç deniz iken Bozluca Çayı etkisi ve Eşen Çayı aracılığı ile önce lagün, sonra göl, sonra kurutma kanallarının açılmasıyla bugünkü görünümüne yani sazlığa dönüşmüştür.
- Antalya tarafında Kınık, Ova, Muğla tarafında Karaköy, Kumluova, Karadere kıyı kumullarının oluşmasına neden olmuştur. Ön kumulun arkasında bulunan alüvyal alanda günümüzde kısmen deniz tuz oranı fazlalığı ile lezzeti yüksek kapalı örtü domates yetiştiriciliği yapılmaktadır.
- İnce alüvyal malzemeyi taşıyan Eşen Çayı denize ulaştığında hâkim rüzgâr (güney batı) yönü etkisiyle taşınan malzemeyi deniz dalgaları etkisiyle kıyıya atarak kumun orada kurumasına sonra da rüzgârlarla daha içerilere doğru üflenerek üst üste biriken kumlar yani kıyı birikim şekillerinden kıyı kumullarının oluşmasına neden olmuştur. Kıyıda yeraltı suyunun tuzlu olması burada bitkilerin yetişmesini güçleştirdiğinden dolayı, plajlar ya tamamen çıplaktır veya ancak seyrek bir şekilde dağılmış olan tuzcul bitkiler (halofit) görülmesi bu nedenledir. Sonuç olarak Bozluca deresi başta olmak üzere Akçay ve Karaçay dereleri Eşen Çayı taşımacılığı ile 18 km uzunluğunda, derinliği yer yer 200-300 metreye ulaşan ve deniz kaplumbağalarının (Caretta caretta) yumurtlama alanı olan Patara Plajı bu şekilde oluşmuştur.
Yıllar içinde gerçekleşen bu topografik değişimlerin ana sebebi Yukarıakçay Bozluca Deresidir.
Bölüm 2
Geçen yıl, Fethiye’nin Söğütlü Mahallesi’nde yıllardır tarımsal sulamada kullanılan Bozluca su kaynağında yaşanan paylaşım sorunu, ülkemizde ve özellikle bölgemizde artan kuraklığın yerel düzeyde ne denli ciddi boyutlara ulaştığının somut bir göstergesidir. Küresel iklim değişikliği sonucunda dünya genelinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık olaylarının hem sıklığını hem de şiddetini artırmaktadır. Ancak kuraklığın tek nedeni iklim değişikliği değildir.
Su kaynakları, bir nehir ekosisteminin ayrılmaz parçasıdır. Bu sistem üzerinde; aşırı su kullanımı, kirlilik, plansız altyapı yatırımları ve yanlış yönetim uygulamaları gibi insan kaynaklı baskılar, sadece havzaları değil, ülkeleri ve hatta ekonomileri kırılgan hale getirmektedir. Kuraklığın kronik bir sorun haline gelmemesi için, su kaynaklarının hem yağışlı hem de kurak dönemlerde dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.

Su, herkesin meselesidir; bu nedenle yönetimi de son derece karmaşıktır. Su kaynaklarının, suyun doğal döngüsünü temel alan nehir havzası ölçeğinde ele alınması, kaynakların bütüncül korunması açısından en doğru yaklaşımdır.
Öte yandan, sürdürülebilir olmayan uygulamalar yalnızca su kaynaklarını değil, suya bağlı ekosistemleri ve bu kaynaklardan beslenen sektörlerin geleceğini de ciddi biçimde tehdit etmektedir. Bu nedenle, özellikle tarım sektöründe suyun verimli kullanımı; su kaynaklarının potansiyeline uygun ürün desenlerinin seçimi ve tarımsal planlamaya suyun bir değişken olarak dahil edilmesi hayati önemdedir.
Sanayi sektöründe ise su kaynakları üzerindeki miktarsal ve kalite temelli baskıların azaltılması, sürece katkı sağlayacak diğer önemli bir adımdır. Ayrıca sulak alanların ekolojik ve ekonomik işlevlerinin korunabilmesi için, nehir havzası ölçeğinde özellikle bu hassas alanlara öncelik verilmelidir.
Peki geçen sene ne oldu olanları hatırlayalım.
Muğla’nın Fethiye ilçesine bağlı Söğütlü Mahallesi Yürek bölgesinde, bölge halkının tarımsal sulama için yıllardır tek su kaynağı olan Bozluca su kaynağı, 2024 yılı yaz aylarında ciddi bir paylaşım krizine sahne olmuştur. Söğütlü halkının yıllardır tarım alanlarını sulamak için kullandığı bu doğal kaynak, farklı bölgelere su sağlamak gerekçesiyle yeniden paylaştırılmak istenmiş ve bu süreçte suyun bir kısmı, özel bir şirket tarafından işletilen Hidroelektrik Santrali’ne (HES) yönlendirilmiştir.
Ancak bu uygulama, Kaymakamlık tarafından daha önce verilen ve 3091 sayılı kanuna göre “uygulanamaz” olarak belirtilen karara rağmen hayata geçirilmiştir. Söz konusu yönlendirme ve müdahale, Söğütlü Mahallesi halkının yaşam ve geçim hakkını doğrudan tehdit etmektedir.

Su paylaşımının dayatılmasına karşı çıkan mahalle halkı, suyun ayrım noktasında günlerdir nöbet tutarak direniş göstermektedir. Ancak 9 Ağustos 2024 tarihinde, bu barışçıl direnişe kolluk kuvvetleri tarafından sert müdahalede bulunulmuş, bölgedeki yurttaşlar zorla uzaklaştırılmış ve aralarında kadınların da bulunduğu 7 kişi gözaltına alınmıştır. Müdahale sırasında, HES yetkilileri tarafından köylülerin gözaltına alınmakla tehdit edildiği, köy halkının anlatımlarıyla belgelenmiştir.
Yaşananlar sadece kolluk müdahalesi ile sınırlı kalmamış; suyun yönlendirilmesini sağlayan iş makinelerinin çalışma bedeline ilişkin olarak, Fethiye Sulama Birliği’nin talebiyle Fethiye İcra Dairesi tarafından Söğütlü Muhtarlığı’na 100.000 TL’ye yakın bir ödeme tebligatı yapılmıştır. Bu durum, hak arama sürecini yürüten köylüler üzerinde ekonomik baskı oluşturmayı amaçlayan bir girişim olarak değerlendirilmektedir.
15 Mayıs 2025 tarihinde açılan davalar kapsamında, Söğütlü Mahallesi Muhtarı ve Azalarının başvurusu ile ilgili mahkeme, bölgeye bilirkişi heyeti göndererek yerinde inceleme yapılmasını sağlamıştır. Bu inceleme, yoğun güvenlik önlemleri altında, yalnızca muhtar ve azaların katılımıyla gerçekleştirilmiş, kolluk kuvvetleri tarafından dron ile kayıt altına alınmıştır.
Bilirkişi heyeti, teknik uzmanlık alanlarına göre bölgede değerlendirme yaparken, davacı ve davalı tarafların avukatları da süreçle ilgili beyanlarını sunmuşlardır. Söğütlü halkının avukatı, Bozluca kaynak suyunun HES’e yönlendirildiğini gösteren ve Tarım ve Orman Bakanı imzalı iki sayfalık yazılı belgeyi mahkeme tutanaklarına geçirerek su hakkının ihlal edildiğini somut şekilde ortaya koymuştur.
Söğütlü halkı, sadece kendilerine yıllardır yeten ve tarım alanlarına uygun miktarda olan suyun korunmasını istemekte, alanlarının küçük gösterilerek su hakkının kısıtlanmasına itiraz etmektedir. Bu mücadele, sadece bir bölgenin değil, tüm yurttaşların ortak doğal hakkı olan su hakkının korunması adına yürütülen haklı bir direniştir.
Bölüm 3
Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Ahmet ŞIK 26 Ağustos 2024 tarihinde Tarım ve Orman Bakanı İbrahim YUMAKLI’nın yanıtlaması için “Muğla’nın Fethiye ilçesinde yaşanan su sorununa ilişkin” yazılı soru önergesi verdi.
Bu bölümde soru önergesinde sorulan sorular ve verilen yanıtların değerlendirmesini yapalım. Maddeler halinde sorulan sorulara aynı şekilde yanıt verilmediği için verilen yanıt yazısını ayrıca paylaşacağım.
Soru 1. Bozluca su kaynağı kaç yıldan bu yana Fethiye Söğütlü Mahallesi tarım alanlarının sulanmasında kullanılmaktadır?
Değerlendirme: Bu soru yanıtlanmamış. Bozluca su kaynağı çok uzun süredir Fethiye Söğütlü Mahallesi tarım alanlarının sulanmasında kullanılmaktadır. Suyun iletiminde kullanılan kaplamasız kanal vatandaşın olanakları ile kazma kürek kullanılarak açılmıştır. Bu kanal kadim nitelikte olan bir kanaldır. Kadim kelimesinin sözlük anlamı; başlangıcı geçmişin derinliklerinde bulunan, pek çok eskiye uzanan, öncesiz anlamına gelmektedir.
Soru 2. Bozluca su kaynağı, Sulama Birliği işletmesinde olan, Seydikemer ilçesinin 5 mahallesine hizmet veren sulama projesinde ve Sekiyaka 1 HES ve Sekiyaka 2 HES projelerinde bulunmakta mıdır? Projesinde yer almıyorsa Bozluca kaynağındaki suyun Sekiyaka 1 ve 2 HES’in Su Kullanım Anlaşması’nda olmayan suyu kullanması ve bu sudan kazanç elde etmesi doğru bir uygulama mıdır?
Değerlendirme: Bu soru yanıtlanmamış. Bozluca su kaynağı, Seydikemer ilçesinin 5 mahallesine hizmet veren Yukarıakçay sulama projesinde ve Sekiyaka 1 HES ve Sekiyaka 2 HES projelerinde bulunmamaktadır. Su Kullanım Anlaşmasında olmayan bir su kaynağını Hidroelektrik Santrali kullanamaz ve soru önergesi yanıtında da “Bozluca su kaynağından, HES tesislerine herhangi bir su aktarımı bulunmamaktadır” olarak belirtilmiştir. Tarım ve Orman Bakanının bu yanıtına rağmen, Bozluca su kaynağından Paşalı Regülatörü aracılığı ile HES tesislerine su aktarımı 9 Ağustos 2024 tarihinden bugüne yapılmaktadır. Su aktarımı yapıldığı 15 Mayıs 2025 tarihinde yapılan dava açılan mahkemenin hâkimi ve bilirkişi heyetine gösterilmiş. Soru önergesine verilen yanıt yazısının mahkeme tutanaklarına girmesi sağlanmıştır. Bozluca suyunun HES tesislerine aktarımı açık bir kamu zararı oluşturmaktadır.
Soru 3. Bozluca su kaynağı ile ilgili daha önce, 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun uygulanamaz kararı var mıdır? Varsa neden günümüzde uygulanmıştır?
Değerlendirme: Bu soru yanıtlanmamış. Bozluca su kaynağı ile ilgili daha önce, 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanun uygulanamaz kararı vardır. Ama nedense geçtiğimiz yıl uygulanmıştır.
Soru 4. Söğütlü Mahallesi’nin Bozluca kaynağından sulanan tarım alanı ne kadardır?
Değerlendirme: Bu soru 300 dekar olarak yanıtlanmış. Anlaşılamayan ifade “yapılan ilave çalışmalar neticesinde 1000 dekar olarak belirlenmiş” acaba yapılan çalışma ne olabilir? Yoksa yapılan pazarlık mı? Söğütlü Mahallesi’nin Bozluca kaynağından sulanan tarım alanı DSİ yazılarında ve 3091 sayılı Taşınmaz Mal Zilyetliğine Yapılan Tecavüzlerin Önlenmesi Hakkında Kanuna göre Söğütlü halkına tebliğ yazısında 300 dekar olarak belirtilmiştir. Ancak, Söğütlü Muhtarını ikna edebilmek amaçlı belirtilen alan önce 700 dekar daha sonra 1000 dekar alana karşılık su verilmesi olarak teklif edilmiş. Muhtar ise Söğütlü tarım alanının üç ayrı kuruma alanın ölçülmesi içerikli başvuru sonrasında yapılacak çalışma sonucu çıkan alana göre su verilmesini istemiş ve daha sonra bildiğiniz müdahale gerçekleşmiştir. Devletin kurumları ikna için bilimsel olmayan bir tutum sergilemişlerdir.
Soru 5. Söğütlü Mahalle muhtarının üç ayrı kuruma verdiği sulanan alan yanlışlığı ile ilgili dilekçelere neden yanıt verilmemiştir?
Değerlendirme: Bu soru yanıtlanmamış. Bu soruyu aslında ilgili kurumlar yanıtlamalıdır. Yasal olarak her yazı veya dilekçe 15 iş günü içinde yanıtlanma zorunluluğu varken yanıtlanmaması bazı gerçeklerin gizlendiği düşüncesi yaratmıyor mu?
Soru 6. Sulama Birliğinin işletmesinde olan ve 5 mahalleye hizmet veren sulamanın projesi yüksek basınçlı mıdır? Yüksek basınçlı ise tarım alanlarında yapılan tarımsal sulamada yağmurlama ve damlama ile yüzeysel (vahşi) sulama oranları nedir?
Değerlendirme: Bu sorunun ilk bölümü doğru yanıtlanmış ama asıl kritik ikinci bölümü yanıtlanmamış. Sadece suyun tarımsal sulamada etkin kullanıldığı belirtilmiş. Etkin ifadesinden kastedilen ne olabilir? Fethiye Sulaması Yukarıakçay Ünitesi projesi yüksek basınçlı bir sulama şebekesidir. Bunun anlamı ilave enerji kullanmadan damla ve yağmurlama sulama yapılabilir anlamına gelmektedir. Ancak uygulamada damla ve yağmurlama sulama oranı çok düşüktür. Bu nedenle su tüketimi fazladır ve proje değerlerine göre Yukarıakçay Sulamasının su kaynakları ihtiyacı karşılamamaktadır.
Soru 7. Bozluca kaynağı ile regülatör arasına döşenen borular ile kazı ve dolgu maliyetleri kim tarafından karşılanmıştır?
Değerlendirme: Bu soru yanıtlanmış. Fethiye Sulama Birliği tarafından 400 m koruge boru döşendiği belirtilmiş. Bu boruların faturasının sorgulanması gerekli. Borular sulama birliği tarafından döşenmiş ama bu borudan geçen sudan HES faydalanmıyormuş. Aslında DSİ sulama tesislerinde koruge boru kullanmaz. Bu borular sahada yapılan gözlemler ve HES yetkililerin söylemleri dikkate alındığında, HES’i işleten firma tarafından alındığı, boru yatağı kazı dolgu işlemlerini HES’i işleten firmanın karşıladığı gerçekliği ile karşı karşıyayız. İşin ilginç yanı Bozluca su kaynağından temin edilen ve bu borudan geçen suyun HES tarafından kullanılmadığına dair ifade. Bozluca su kaynağından temin edilen ve boru içerisinde iletilen su Sekiyaka 1 ve 2 HES’in faydalandığı Paşalı Regülatörüne iletiliyor.
Soru 8. Boruların döşenmesi izni/talimatı hangi özel/resmi kurum tarafından verilmiştir?
Değerlendirme: Bu soru yanıtlanmamış. Borular HES firması tarafından döşendiğine göre ve işin içerisinde DSİ ve Fethiye Sulama Birliği olduğuna göre ister izin deyin ister talimat deyin adı neyse bir devlet kurumu tarafından yani DSİ tarafından verilmiştir.
Ayrıca; son paragrafta yüksek basınca dayanıklı HDPE boru ve sanat yapıları gereklidir ifadesinden Yenileme Projesine atıf yapılıyor. Ama ilk etapta 400 metre koruge boru Fethiye Sulama Birliğinin döşendiği belirtiliyor. Benim bu ifadeye ait yorumum muhtemelen bu metni hazırlayan mühendis aslında HES tarafından döşenen ve Paşalı Regülatörüne yönlendirilen suyu taşıyan koruge boruların Söğütlü köyüne giden su arkına döşendiğini sanıyor/karıştırıyor diye düşünüyorum.
Bu sorulara doğru dürüst bir yanıt verilmemesi gerçeklerin gizlendiği sonucunu düşündürürken aynı zamanda verilen yanıtlar mühendislik rezaletini de gösteriyor.
Bozluca su kaynağının özel bir şirket işletiminde bulunan hidroelektrik santraline yönlendirildiği ve mahkeme kayıtlarına girdiği halde Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına “Bozluca su kaynağından, HES tesislerine herhangi bir su aktarımı bulunmamaktadır” ifadesi bulunan belgeyi imzalatabiliyorlar.
Derelerin her kıvrımı, binlerce yıllık bir hikâyeyi anlatır. İnsanın aşırı müdahalesi doğanın bu kadim oyununu bozar, suyun özgür şarkısını susturur. Dereler kendi yolunu bulur; taşıyla, kumuyla kendi uyumunu yaratır. Bu akışta yaşam yeşerir, toprağın canı suyla buluşur.