BASİRETİM BAĞLANMAMIŞ – ARİF TECAHÜL

Efendim, mecmuamızda 27 Şubat 2023 günü neşredilen “Turizme Dair” başlıklı makalemizde;

“Her yıl turizm sezonu öncesinde turizmciler “rezervasyonların nasıl patladığına”, “fuarlarda Fethiye standına nasıl büyük ilgi olduğuna”, “şahane bir sezonun bizi nasıl beklediğine” ilişkin demeçlerini peş peşe yayınlayarak kendilerince turizm sektörünün moralini yüksek tutarlar. Sezon sonundaysa 25 yıldır olduğu gibi, turistin neden istenildiği düzeyde gelmediği ya da para kazandırmadığı konusunda; deniz kirliliğinden kültür ve çevre değerlerinin talanına, maliyetlerin yüksekliğinden satışların olumsuz etkilenmesine, doğal – tarihsel ve kültürel varlıklarımızın iyi korunamadığına dair birçok mazeretleri sıralarlar.

Bu yıl bu mazeretlere 6 Şubatta yaşanan ve ülkemizi acılara boğan deprem felaketi ve genel seçimler de eklenecek…” şeklinde hassasiyetimi ifade etmiştim.

Eh, basiretimiz bağlanmamış. Yetkililerin açıklamaları daha sezon bitmeden bu fakiri haklı çıkarttı. Demek ki Turist diğer yerleri tercih etti, bize teveccüh etmedi. Edenler de kâfi derecede para harcamadıkları için esnaf azap içinde kaldı.

Yukarıda sıralananların haricinde, asıl meselenin güzel yurdumuzun yaşadığı ekonomik, sosyal ve politik problemler olduğunu görmemiz gerekiyor. Bizim insanımız mutsuz. Mutsuz insanlar başkalarını da mutsuz ederler. O nedenle turistler mutsuz insanların yaşadığı yerlere gitmekten imtina ederler. Problemin sebebi bu ise, telafisi; insanımızı mutlu etmekle mümkün.

Fethiye’mizin aldığı göçler ve turizm sektörünün etkisi ile mevcut alt yapının bu kente yetmediği aşikâr. Son yıllarda bu mevzubahis etkiler, rant ekonomisini ve betona verilen teşviklerle konut stokunu kat be kat arttırdı. Dağ – taş – tarla villalarla, apartmanlarla doldu. Bu alt yapı kapasitesi ile resmi ve gayrı resmî yapılan inşaatlara ne su ne elektrik ne de belediye hizmeti kâfi gelmiyor. Trafik arapsaçı. Ölüdeniz’e 15 kilometre uzaklıktaki şehir merkezinden gidiş – geliş için 4 saatlik bir süreyi göze almak gerekiyor. Karagözler istikametinden Oyuktepe koylarına gidip gelmek de aynı. Hele akşam dönüş saatlerinde Karagözler’de oturanlar için acil ulaşım ihtiyacını temin etmek mümkün değil.

 

Liman ve körfezin suyu kirli, ne yazık ki gitgide canlılığını da kaybediyor. Çalış Kuş Cenneti lafta kalan bir güzellikten öteye geçemedi. Plajlar şezlong işgali altında. Bazı alanlara yerli halkın erişmesine de müsaade etmiyorlar. Belceğiz ve Ölüdeniz’in o fotografik doğal güzelliği mazide kaldı.

Her yerde Suriyeli, Afganlı mültecilerden dert yanılıyor. Yakında otellerde, restoranlarda üç – beş kuruş maaşla onların çalıştırıldığına şahit olacağız, kaçış yok. Nasıl tarım sektöründe, inşaat sektöründe çalışıyorlarsa, turizm sektöründe de onlar istihdam edilecekler; sebepleri bariz ama ayrıca münakaşa ederiz. Sonra “ucuz etin yahnisi” diyerek mecburiyete kılıf buluruz.

Seçimlerden sonra uygulanan ekonomik kararlar halkın alım gücünü bitirdi. Rant ekonomisinin doğal sonucu olarak barınma ihtiyacını makul kiralarla halletmek artık mümkün değil. Herkes evini yüksek bedellerle ve kısa süreler için kiraya verme derdinde. Emekliler kendilerine layık görülen maaşla sokağa çıkamaz oldular. Yakında açlıktan mustarip olanları görürsek şaşmayacağız. Yahu kıymanın kilosu bu satırlara başladığımda 450 liraydı. Yazıyı tamama erdirdiğimde Allah bilir kaç lira olacak? Bir restoranda adamakıllı karnını doyursan kişi başı 500 – 600 liradan aşağı değil. Mazota, tüpgaza, elektriğe, suya gelen zamlar market raflarına da lokanta menülerine de ulaşıma da aksediyor. Otel odalarının fiyatını hiç söylemeyeyim.

Eee, sen şimdi turist olsan böyle bir yerde tatil yapmak için heveslenir misin? Geçen sene 100 dolara tatil yaptığın yerde bu yıl aynı tatili 200 dolara niye yapasın ki? Üstelik de suyun akmaz, deniz kokar, elektrik kesilir, vaktini yollarda ziyan edersin, yollar çöplerden- kokudan geçilmez, eh ortalıkta gezip göreceğin bir müze, derli toplu bir kültür etkinliği de yok. Eğlence desen; bir bira olmuş yüz küsür lira…

Çözüm var mı? Var tabii. Ne olur, şu ucuz ve kalitesiz kitle turizminin hacmini tedrici olarak azaltalım artık! Kaliteyi anayasası yapıp, insana değer veren işletmelerin ürünleri için talep ettikleri fiyatlara hiç kimse takılmıyor. İsim zikretmeyeceğim; o işletmeler yine tatmin edici doluluklarla, kazançlarla varlıklarını sürdürüyorlar. Çünkü “sürümden kazanalım” anlayışı yerine “kaliteden kazanalım” anlayışı ile çalışıyorlar. Bu izan içinde Fethiye’nin umumi manzarasına müdahale edilirse “düşük yoğunluklu fakat yüksek nitelikli” turizm için doğal, kültürel, tarihi alt yapı kıymetleri yeniden ele alınır, temizlenir, onarılır, parlatılır ve “koruma – kullanma dengesi“ içinde faydalanılır.  Keza bütün işletmeler de insana ve kaliteye yatırım yaparlar, çalışanlarını mutlu ederler ki, onlar da turiste mutluluklarını aktarsınlar. İşletme sayısından, kapasitesine kadar bütün veriler gözden geçirilerek, altyapı hizmetleri için uygunlukları tespit edilir. Fazlasına izin verilmez, yetersiz alanlarda teşviklerle yeni işletmeler özendirilir. Elbet bütün bunlar için ivedilikle bir planlama yapılır.

Ve turizm bu plana göre yönetilir. İşte size çare!

 

Yorum, görüş ve önerileriniz