FELSEFE TARİHİ 8 – AVRUPA AYDINLANIYOR – UFUK SAKA
Ortaçağ Avrupasında kilise babalarının hükümdarlığında geçen yılların ardından İtalya’da başlayan Rönesans hareketinin Avrupa’da yaygınlaşması sürecinden sonra gelen Reform hareketi, tünelin ucundaki ışığın görünmesine yol açmıştı. Hıristiyanlığın sorgulanması ile birlikte kiliselerin yönetimler üzerindeki etkisi azalmaya başladı. Yine teologlar tarafından üretilen düşünceler sonucunda Protestanlık ve Kalvinizm mezhepleri hayat buldu.

Ontolojik sorunlardan önce gündelik yaşamın sorunlarına yönelimin başlamasıyla birlikte “Akıl Çağı” diye adlandırılan bir döneme girildi. Aristotalesçi dünya merkezli evren anlayışı reddedilirken, düşünürler evreni, “Nasıl?” diye açıklamaya başladılar. Kopernikus, dünyanın evrenin merkezi olmadığını ispat etti.
Kepler, Harmonia Mundi adlı eserinde gök cisimlerinin düzgün dairesel yörüngelerde döndüğü inancını kırdı. Galileo sadece dünyanın kendi ekseni ve güneş etrafında döndüğünü söylemekle kalmadı, Aristotales’in zorlanmış ve doğal hareket ayrımını yıkarak iki hareketin temelinin de aynı olduğunu ortaya koydu. Hooke ve Halley güneşin çekim kuvvetini araştırarak bilimsel gelişmelerin önemini artırdılar. Simon Steven ve Toricelli, Aristotales’in 2000 yıldır hüküm süren tezlerini bilimsel buluşlarıyla çürüten isimler arasında yer aldılar.

Aydınlanma döneminde tarih, antropoloji, estetik, psikoloji, sosyoloji, ekonomi gibi disiplinler ortaya çıktı. Aklı yücelten, eleştiriyi yıkıcı güç olarak kullanan aydınlanma filozofları bilimsel bir devrim gerçekleştirdiler. Çağın siyasi gerilimleri de aydınlanmayı hazırlayan önemli bir etmenler arasında yer aldı. Bilimsel devrim ve toplumsal değişim aydınlanmayı hazırlayan koşulların doğmasını sağladı.
Aydınlanma İngiltere’den başladı
İngiltere’de, 1640’larda başlayan toplumsal hareketler, kral 1. Charles’a karşı başlayan muhalefet, liberalizm, özgürlük ve demokrasi düşüncelerinin filizlenmesini sağladı. Bu dönemde İngiltere’de sınıf atlama imkânı vardı. İngiliz filozoflar pratik felsefeye önem verip, teoriyi pratikle birleştirdiler. Pratikle birlikte hareket ettiklerinden pragmatizmin fikir babaları bu ülkeden çıktı. Emprizmin ağır bastığı İngiliz felsefesinde akıl ve inanç arasında bir uzlaşmaya gidildi.
Francis BACON (1561-1626) Eseri Noum Orgaum (Yeni Mantık) ile skolastik düşünceyle tüm bağlarını kopardı. Aristotales’e karşı yeni bir mantık geliştirdi.
Deneysel, tüme varım yöntemini benimseyen Bacon, “Bilgi güçtür ve insanın doğaya hâkim olması mümkündür!” tezini savundu.
Devletin ilginç bir analizi
Thomas HOBBES (1588-1679) Eseri Leviathan, tevrattan alınmış bir kavram olup, “dev” anlamına gelmektedir. Leviathan onun düşüncesinde devleti simgeler.

Monarşist ve otoriter mutlakiyetçi bir devlet anlayışını savunan Hobbes, Bacon’un çizgisinde, nominalist ve materyalist bir yol izledi. “Homo hominilupus” yani insan insanın kurdudur, cümlesini felsefeye hediye etti. Bu sözü beraberinde birçok tartışmaya da yol açtı ve bu tartışma halen devam etmektedir. Herkesin herkese karşı tutumunu açık ve doğal bir durum olarak gören Hobbes’in bu sözü, egoizm içermektedir.
Ona göre devlet, monark olmak zorundadır ve devleti yöneten de bir monark olmalıdır. Monarkın ise adil olması gerektiğini önkoşul olarak öne sürer!
Fransa’da Lord Cawendish’in hizmetinde çalışan Hobbes, pragmatizmin fikir babası olarak anılmaktadır.
Aydınlanmada rolü olan iki İngiliz bilim insanı
Robert BOYLE (1627-1691) Newton’la birlikte bilimsel metotların insan bilimlerine uygulanmasını sağlayan bu filozof, basit metalleri altına çevirmeyi amaçlayan simyayı, kimya bilimine dönüştürdü.
Isaac NEWTON (1643-1727), Boyle ile aynı dönemde yaşadı. Yerçekimi yasasını bulmasıyla birlikte bilim metodunun insan bilimlerine uygulanması döneminin yolunu açtı. Klasik mekaniğin temellerini attı.
Eserleri: Philosophiæ Naturalis ve Principia Mathematica.
Hoşgörü ve tolerans
John LOCKE (1632-1704) 17. yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri olan Locke, klasik liberal filozof olarak felsefe tarihinde yerini aldı. Düşünen ben’den, deneyimlenen ben’e geçiş sürecini başlattı. Akıl ve bilgi konusunda “Tabula rasa” yani “Boş levha” deyimini ilk kullanan filozoftur. Bir empirist, yani deneyimci olan Locke‘a göre, insan zihni doğuştan boş bir levha gibidir ve zaman içinde bu levha beş duyu organımızla deneyimlediklerimizle dolmaktadır. Locke’un bu görüşü antik dönem Aristocu anlayış ve Stoacıların görüşlerini reddetmektedir.
Diğer İngiliz filozoflar gibi pratik felsefeye önem verip teoriyi pratikle birleştiren isimlerden biridir. Hoşgörüyü ve toleransı savundu.
Locke, bir dönem hizmetinde çalıştı. Ahlak alanındaki görüşleri ve iyimserliği ile tanınan III. Shaftenburg estetiğe ve sanat felsefesine büyük katkılar yapan bir filozoftu. Düşüncelerinin şekillenmesinde III. Shaftesburg’un büyük etkisi olduğu eserlerinde görülmektedir.
Locke’nin eserleri: İnsanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Deneme ve İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme
John TOLAND (1670-1722)
İrlandalı olan Toland, materyalizme yakındır. Naturalist ve panteist anlayışı savunan ve deist olan Toland, eseri Panteistikon’da din ile akıl arasında hoşgörünün şart olduğunu vurgular.
Diğer bir eseri Serena’ya Mektuplar, Newtoncu düşünceye dayanır. Locke ile birlikte hoşgörüyü ve toleransı savunan bir düşünürdü.
Hristiyanlığın bütün gizemlerden arındırılması gerektiğini söyleyen, yani dönülecek olan dinde, din adamlarının bir “freethinker” özgür düşünürler topluluğu olması gerektiğini belirtmektedir. Ama krallık ve onun memurları Toland gibi hoşgörülü değildi. “Hıristiyanlık gizemli değildir” kitabı sakıncalı bulundu ve toplatılarak Dublin’de yakıldı.
Tarih ve liberalizm
David HUME (1711-1776)

Aydınlanmada tarih bilincini ortaya atan ilk ve en önemli isimdir. Tarihçiliğinin yanı sıra ekonomisttir. Çağrışım psikolojisinin de fikir babalarındandır. Hume, bitişiklik, neden, etki, yakınlık ve benzerlik yasalarıyla çağrışım psikolojisinin ilk örneğini verdi. Condillac, Hume’dan aldığı çağrışımcı psikolojiyi ‘Duyumlar Üzerine İncelemesi’nde kullanarak Fransa’ya taşıdı. Bir dönem bir generalin genel sekreteri olarak görev yaptı.
Doğal Dinin Tarihi isimli eserinde, dinin kökeninde korku ve ümit duygularının olduğunu yazdı. Bu eserinin yanı sıra İngiltere Tarihi isimli eseri de mevcuttu.
Adam SMİTH (1723-1790) Ekonomist olan Smith, liberalizmin fikir babalarındandır.
Hume’la birlikte, Hobbes’in herkesin herkesle savaştığı fikrine karşı çıkarak, doğal durumun sadece herkesin herkesle savaşı ve egoizm olmayıp, insanda sempati denilen bir duygunun onun doğal durumunda, tabiatında olduğu görüşünü savundular.
Eserleri: Ulusların Zenginliği, Moral Duygular Teorisi.
İSKOÇ AYDINLANMACILARI
David Hume da aslen İskoç’tur. Onun yanı sıra Thomas REID, James BEATTI, James OSWALD felsefe tarihinde “Common sense” yani “sağduyu filozofları” olarak anılırlar.
İngiliz ve İskoç filozofları Alman filozoflardan ayıran tipik özelliklerden birisi İngiliz filozofların politika içinde yer almasıdır.