ZORTANA ANILARI – 14 – KIYILAR DERT YÜKLÜ – MÜSTEAR EFSUNOĞLU
Geçenlerde pek çok saygıdeğer genel yayın müdürüm beyefendiden memlekette neler olup bittiğine dair haberler aldım. Üzüldüm tabii. Emeklilerin durumu, hak – hukuk – adalet, ekonomik gidişat, enflasyon, sporda yaşanan hayal kırıklıkları falan derken, “Allah başka dert vermesin” modunda WhatsApp’tan görüntülü görüşmeyi bitirdik. Ben memleketin haline gark olunca, Zortana’nın durumunu patrona anlatamadım.
Burası da güllük gülistanlık değil. Captain’s Town turistik bir kent. Biraz daha modern ve gelişmiş bir yaşam vardır, eğitim, kültür, sanat falan göreceli olarak diğer kentlerden daha iyidir diye düşünebilirsiniz. Üstelik de binlerce yıllık Pays Des Lumıères uygarlığının üzerinde kurulmuş. Heyhat, yerel halkın bu anlattığım değerlere yeterince yakın bir ilgisinin olmadığını vurgulamak zorundayım. Turizmden nafakalarını kazanıyorlar ama, turiste nasıl davranacaklarını; tarihsel, kültürel ve doğal değerlerini nasıl koruyacaklarını ya bilmiyorlar ya da umursamıyorlar…
Elbette çok duyarlı ve yaşadığı topraklara, yurttaşlık haklarına, çevreye – tarihe – kültüre sahip çıkmaya çalışanlar da var. Sivil toplumun bu duyarlı insanları çeşitli organizasyonlarda bir araya geliyorlar. Ama genel olarak gözlemlediğim: Zortana’nın siyasi partileri ve NGO’ları bunlara gereğince destek vermiyorlar. Halkın büyük kesimine de bunlar ulaşamadığı için, tabandan da destek yok.
Önceki haftalarda Captain’s Town’ın plajlarının, o güzelim kumsallarının birtakım şirketler tarafından işgal edilip, kaçak yapılar ve malzeme stoklarıyla ticarethaneye çevrilmesi herkesin canını sıktı. Gücünü nereden aldıkları bilinmeyen bu şirketler plaja girmek isteyen yerli halktan ve turistlerden giriş ücreti talep ettiler. Üstelik kumsala koydukları parayla kiralanan şezlonglar ve bizdeki köşk benzeri bambu çadırlarla, para vermeden denize girmek isteyenlere -bırakın havlu sermeyi- nefes alacak yer bile bırakmadılar.
Oysa Captain’s Town halkının yüzyıllardır en büyük eğlencesiymiş o plajlarda güneşlenip, denize girmek… Hemen tepkiler geldi. İşgalin kanunsuz olduğunu savunan bir avuç duyarlı Zortanalı, bu konuda cansiperane ve özverili bir mücadeleye giriştiler. Plajlara girip, protesto eylemleri yaptılar. Halktan pek katılım olmadı. Onlar yine de eylemlerini sürdürdüler. Hatta bir hafta sonu farkındalık yaratmak için kentin ana meydanına su dolu leğenleri, mayoları ve şemsiyeleriyle gelip kıyıda özgürce ve serbestçe yapamadıkları plaj keyfini ortalık yerde yaşadılar. Gelenin geçenin dikkatini çektiler elbette.
“Sahiller hepimizin” sloganıyla ve “Sahilde” ismiyle münhasır bu gurup, ülkenin çeşitli kentlerindeki ve çeşitli ülkelerdeki benzer hareketler ve NGO’larla iş birliği içindeler. Yabancıları da guruba üye olarak kabul ediyorlar. Meslek hastalığı işte! Ben de gidip üye kaydımı yaptırdım. Böylece bu hak arayışını daha yakından izleme fırsatım olacak. Bir şeyler öğrendikçe de belki faydası olur diye siz değerli okurlarımla paylaşmayı istiyorum.
Geçtiğimiz hafta güzel bir olaya şahit olduk. Zortana’nın fikir özgürlüğü, eşitlik, barış ve adalet kavramlarının sembol isimlerinden birisinin anısına konulan bir sivil toplum başarı ödülü, yukarıda anlattığım “Sahilde” hareketinin temsilcilerine verildi. Bu ödül gurubumuzdaki enerjiyi ve motivasyonu arttırdı. Hepimiz çok sevindik…
Zortana’da halkın ekonomik ve siyasal sorunlardan bunalmış olması ve merkezi yönetimin dertlerine deva bulamaması, “bu türden entelektüel düzeyi yüksek hak arayışlarını da desteksiz bırakıyor” diye düşünüyorum. Kadim dostum, rehberim Freed de benimle aynı düşüncede olduğunu söylüyor. Geçim zorluğu içindeki emeklinin ya da emekçinin önceliği: ailesinin karnını doyurmak ve temel ihtiyaçlarını karşılamak. Dertleri o kadar büyük ki, kıyılara kanunen özgürce ve serbestçe erişimlerinin önüne konulan engellerle mücadele etmeyi pek öncelemiyorlar.
Şimdilik Zortana’dan haberler bu kadar. Yeniden buluşuncaya dek sağlıcakla kalın…