“Z” KUŞAĞI; GÖKKUŞAĞI – ARİF TECAHÜL
Muhterem okurlarım,
19 Mart gününden beridir memleketimin dört bir güzide köşesinde “her yer nümayiş” şiarına muvafık bir vaziyeti takiple iştigal ediyoruz.
Malumunuz üzere, İstanbul’umuzun Şehremini İmamoğlu Ekrem Bey’in İstanbul Üniversitesinden aldığı şahadetname aynı üniversitenin idare heyeti tarafından 31 sene sonra icat edilen bir bahane ile hükümsüz kılındı ve ilga edildi. Üstüne üstlük kendisinin hakkında çeşitli şaibeler tevdi edilerek bir sabaha karşı apansız tevkif edilerek Silivri Mahpushanesine kapatıldı.
Bu sahifede uzun uzadıya olan biteni naklederek kıymetli vaktinizi almayayım. Memleketimizin her köşesinde Ekrem beyin başına gelenler bütün teferruatları ile duyuldu. Duymak istemeyenler, kıraat eylemekte olduğunuz, şahsımın naçizane iki satırlık makalesinin konusu değildir efendim.
Hani, memleket ayağa kalktı desem, yeridir! Başta gençlik olmak üzere cemiyetimizin her kesiminden büyük bir aksülamel inkişaf ederek ahalimiz sokaklara, meydanlara çıktı. Bu aksülamel, darülfünun talebeleri başta olmak üzere gençler ve sağduyulu ahali tarafından mütemadiyen “hak – hukuk – adalet” nidalarıyla taçlandırılarak akşamdan sabaha yüreklere umut yükledi.
Efendim, ben fakir gibi yaşını başını almış, alfabenin çok önceki harflerinin kuşağı olan biçarelere bu nümayişlerden muazzam bir ders çıktı. “Z” Kuşağı diye tarif edilen gençler meğerse zannedildiği gibi siyasetten uzak, ellerinde cep telefonlarıyla bütün gün oyun oynayan tembel ve hissiyatsız beşerler değilmiş. Tam aksi, memleket meselelerine, hakka, hukuka, adalete ve geleceklerine dair yüksek hissiyatlara sahip, akıllı, iktidarlı, cerbezeli, azametli ve cesur kalplilermiş.
Biz eski kuşak biçarelere tedris ettiklerinin en mühiminin, “farklı fikirlerde olanların birbirini ötekileştirmeden müşterekler üzerinde yan yana durmanın ehemmiyetini” işaret etmiş olmalarıdır. Bizim çağın gençleri işte bu konuda muvaffak olamadılar. Yanarım da buna yanarım! Bırakın karşısındakini ötekileştirmeden yan yana durmayı denemeyi, gördüğü yerde ötekinin gözünü oymanın marifet sayıldığı bir çağdı bizimki…
Üniversitelerden çığ gibi sokaklara akan talebeler ilerde kendi şahadetnamelerinin de herhangi bir gerekçe ile ilga edilme ihtimalinin, devlete duydukları itimadı ne karar azalttığını anlatıyor ve adalet istiyorlar. Bunu yaparken de sağcı – solcu, dinci – dinsiz, kadın – erkek gibi ayırımcılık ve ötekileştirme düşünmüyorlar. Zira adalet bütün bu farklılıkların hepsinin talebi. Farklı düşünce gurupları yekvücut olabilmek için birbirlerinin özel nidalarına da icabet ederek kuvvet veriyorlar. Maksat, seslerini daha kuvvetli duyurabilmek.
Naçizane ben evlatlarımın da içinde olduğu bu genç kuşağı, yani “Z” Kuşağı”nı “Gökkuşağı” gibi çok renkli ve fakat birbirini takviye eden renk – ahenk olarak tasavvur ediyorum.
İstikbalimizin teminatı olan gençlerimizin vatana, hürriyet ve istiklalimize ilelebet sahip çıkacaklarına dair itimadım giderek kuvvetleniyor.
Bahtiyarım…