SİVİL TESANÜT TEŞKİLATLARI HAKKINDA MUHTELİF TENKİTLER

Fethiye’deyiz mecmuamızın pek muhterem okurları,

Bundan evvela neşrettiğimiz mütekaitlerle alakalı makalemize lütfettiğiniz teveccühünüze can-ı yürekten şükranlarımı arz ederim efendim. Bu vesileyle, Fethiye’mizin mümtaz mütekait şahsiyetleri; aziz dostlarımın nümayişlerini bir daha tebrik eder, muvaffakiyetlerinin devamını temenni ederim.  

Efendim, son vakitlerde nazar-ı dikkatimi celp eden bir hususu ifade etmek arzusundayım. Güzel Fethiye’mizde “Sahiller Efkar-ı Umumiyenindir”, “Muğla Muhiti Ortamı”, “Fethiye Mütekaitler Tesanütü”, “Fethiye 1 Cumâde’l-ûla” gibi vücuda getirilen daha nice beraberlikler mevcut. Hükmi şahsiyeti bulunmayan bu mevcudiyetler muhakkaktır ki, hükmi şahsiyeti olanların tesirsiz kalmaları veyahut da kuvvetlerini müttehit bir hale getirememelerinden naşidir. Emelleri ise, müşterek bir muhakeme ve zihin vücuda getirmek olabilir.

Amma velakin, bakıyorum da hep aynı zat-ı muhteremler bu farklı mevcudiyetlerin dahilindeler ve yapılagelen müessiriyetlerin icapçısı olaraktan vazife eylemekteler. Bu neşriyatımızı takip eden 180.000 nüfusa haiz Fethiye’mizde, bu müessiriyetlere yok mudur katılacak başka mağdur hemşehrimiz, müttefikimiz?

Esasen Devlet-i Ali’nin merkezi siyasasının idarecilerinin alıp da tatbik ettikleri hükümleri tenkit ederek ve hukuka istinaden değiştirmek için mücadele yapmak siyasi fırkaların vazifesidir. Bu vesileyle, efkâr-ı umumiyenin daha da şuurlanması ve muhalefeti takviye etmesi temin edilmiş olur.

Tespitimiz odur ki, siyasi fırkaların kifayetsiz çalışmaları sebebiyle bu mevcudiyetler onların vazifelerini ifa etmeye mecbur bırakılmışlardır. Onlar da bir avuç muhteremler olarak, arzulanan kemiyette bir kuvvetten mahrumdurlar.

Sual ediyorum, bu müessiriyetlere:

  • Mahalli efkar-ı umumiye niçin icabet etmez?
  • Sendikalar niçin icabet etmez?
  • Siyasi Fırkaların azaları niçin icabet etmez?
  • Mesleki teşkilatların azaları niçin icabet etmez?
  • Hükmi şahsiyeti olan sivil teşkilatların azaları niçin icabet etmez?

Yukarıdakilerin mümessilleri katılıyor olabilir. Ama buradaki mesele azaların ya da bunlara gönül verenlerin niçin katılmadığıdır.

Acaba diyorum, bu katılamayan müttefikleri kararlarımıza müşterek kılmadığımız için mi müessiriyetlerimize dahil edemiyoruz?

Efendim, hülyalarımızı müttefiklerimize iyi anlatamazsak, onlarla aynı hülyalara dalmamız mümkün müdür?

Farz-ı misal: mütekaitlerin müşkül durumundan en fazla müteessir olan pazarcılar, küçük esnaf ve sanatkârlar her hafta Salı günü akşamüzeri düzenlenen aksülamelegelseler, bu müşkül kulların sedası daha gür ve muazzam çıkmaz mıydı? (“solmayan” ve “hücum” eden şahsiyetlerimizi tenzih ederim, onların sedalarının desibeline kurban olayım)

O halde haydi gelin, önce müşterek hülyamızı ve onu ifade edecek lisanımızı tayin edelim. Sonra bunu müttefiklerimize anlatacağımız refikler bulalım. Sonların yardımıyla müttefiklerimizle paylaşalım.  Ardından, müttefiklerle birlikte nasıl hareket edeceğimizi kararlaştıralım. En nihayetinde de neticelerini münazara edebileceğimiz müessiriyetleri kavlü karar edelim.

Ezcümle ifade etmeyi arzu ettiklerim bundan ibarettir.  Sağlıcakla kalın efendim…

Yorum, görüş ve önerileriniz