FİTRE VE ZEKÂT- – ARİF TECAHÜL

Muhterem okuyucularım,
Nihayetinde bunu da idrak ettik!
Sayın Diyanet İşleri, mütekaitlere fitre ve zekât bahşedilmesinin herhangi bir mâni teşkil etmeyeceğini beyan ettiler efendim. Zat-ı alim merak eyleyip, Google çok bileni başta olmak üzere, pek kıymetli mütalaaların olduğu maneviyat kaynaklarından fitre ve zekâtın hangi şahsı muhteremlere tevdi edilebileceğini istintak ettim. Bakınız, neler anlatılıyor fitre ve zekât hakkında:
- Borçlarını düştükten sonra elinde kalan miktar 85 gram veya daha fazla altına tekabül ediyorsa, mükellef bunun % 2,5’luk kısmını ayırıp zekât olarak verir. Fitre ise fıtır sadakasıdır (Sadaka-i fıtr). Buğday, arpa, üzüm ve hurma olmak üzere dört gıda maddesinden verilir. Yaşadığınız yerde bunların hangisi daha kıymetli ise fitreyi onun üzerinden vermek uygundur.

- Zekât yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere verilir. Fitre verilecek kişilerden dindar ve güzel ahlâklı olanlarının tercih edilmesi mümkün olduğu gibi, bu konuda yoksulluk derecesi de ölçü alınabilir.
- Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından belirlenen 2025 yılı için fitre miktarı mükellef başına 180 TL’dir. Bu miktardan az olmamak şartıyla istenilen miktarda fitre bağışı yapılabilir. Fitre bir kişiye de verilebilir, birkaç kişi arasında da bölüştürülebilir.
- Fakirin menfaatine uygun olanı vermek daha faziletlidir. Fıtır sadakasının rüknü, onu ehline vermektir. Zekât kimlere verilirse sadaka-i fıtırda onlara verilir. Ancak fakire Sadaka-i fıtr olduğunu söylemeye gerek yoktur.
Yukarda arz ettiğim mütalaaları bir tevhşl edelim, bakalım:
- Sayın Diyanet İşleri kimin müessesesi? Elbette devlet-i Ali’nin.
- Bu çeşit beyanatları Devlet-i Ali’nin diğer müesseselerini mahcup etmek, yalancı çıkarmak için yapabilir mi? Asla! Ne münasebet! Öyle değil mi?
- İktisat Nazırlığımız, biz mütekaitlere aylık onbeşbin lirayı maaş olarak layık ve kâfi görürken, Sayın Diyanet İşlerinin onları fıtr sadakasına ve zekata muhtaç görmesi nasıl bir tenakuzdur?
- İktisat Nazırlığının lütfettiği; “sadakadan beter maaşlara” tekaütlerin bir aksülameli olacağını bile bile, onların neden sadakaya muhtaç fukaralar olduğunu ilan etme zaruriyeti hasıl oldu?
- Bir tas çorba parasına bile tekabül etmeyen 180 TL’lik fıtr sadakasını bir mütekait kabul eder mi? şerefi, haysiyeti, gururu buna müsaade eder mi? Hadi etti diyelim, o parayla ailesinin hangi eksiğine çare olabileceği hakkında bir beyanat daha verilmesi gerekmez miydi?
Ezcümle, yıllarca çalışıp, vergiler ödeyen, sigorta primleri yatıran, vatani görevlerini layıkıyla yerine getiren mütekaitler bunları hak ediyor mu?
Sonra da mütekaitlerin bu aksülameli de nedir, neden nümayiş yapıyorlar diye soruyorlar.
Yaparlar tabii…
