FETHİYE OVASININ OLUŞUMUNDA SUYUN ETKİSİ – SERDAR ADAKALE
Bilimsel Veriler
Fethiye Ovasının Genel Tanıtımı
Fethiye Ovası Türkiye’nin güneybatı köşesinde Akdeniz Bölgesinin, Teke Yöresinde yer almaktadır. Fethiye Ovası doğu-batı doğrultusunda yaklaşık 13 km uzunluğunda kuzey- güney yönünde yaklaşık 5-6 km lik bir uzunluğa sahiptir. Ova yaklaşık 70 km2’lik alan kaplamaktadır. Ova tabanında Fethiye kenti bulunmakta olup Fethiye Ovası, Fethiye körfezi çevresindeki en önemli ve en geniş alüvyal ovadır. Fethiye Ovası’nın oluşumunda ana hatları batı-doğu yönlü faylar etkili olmuştur. Ova batıdan Fethiye körfezi kıyıları ile Akdeniz, doğudan Fethiye Ovasını Eşen grabeninden ayıran eşik saha, güneyde ise Babadağı (1968 m) ve Mendos Dağı (1750 m) kütlesi ile sınırlanmıştır. Sahanın kuzeyi ise Kızıldağ, Ahat dağı (Çal tepesi 1259 m), Haticeana dağı (1079 m), Geyran dağı (1326 m) ve Dolukızlan tepesi gibi dağlık ve tepelik alanlar tarafından sınırlandırılmıştır. Fethiye Ovası ve yakın çevresinde Mesozoyik, Tersiyer ve Kuvaternere ait formasyonların birimlerine rastlanılır.
İklim
Fethiye ilçesi Akdeniz iklim kuşağında yer alır. Ancak ovadan özellikle kuzeye ve yüksek kesimlere doğru gidildikçe Akdeniz iklimi değişikliğe uğrar. Fethiye’de yaz ayları; sıcak, kurak ve açık, kış ayları; serin, yağışlı ve parçalı bulutlu geçer. Yıl içerisinde sıcaklık normalde 6°C ila 33°C arasında değişiklik gösterir ve nadiren 1°C altında ve 37°C üzerinde olur. Sıcak mevsim 12 Haziran tarihinde başlayıp 21 Eylül tarihine kadar sürer. Serin mevsim 30 Kasım tarihinde başlayıp 25 Mart tarihine kadar sürer. Fethiye bölgesindeki en soğuk ay Ocak ayıdır ve bu ayda ortalama düşük sıcaklık 6°C iken yüksek sıcaklık 15°C düzeyindedir. Fethiye bölgesinde yağmurlu gün ihtimali yıl boyunca oldukça değişiklik gösterir. Yağmurlu mevsim 30 Ekim tarihinden 17 Nisan tarihine kadar sürer ve herhangi bir günün yağmurlu olma ihtimali %19 oranından yüksektir. Kurak sezon 17 Nisan tarihinde başlayıp 30 Ekim tarihine kadar sürer.

Akarsular
Fethiye Ovası’nın hemen yakınındaki yüksek kesimlerden gelen birçok dere bulunmaktadır. Bu dereler kuzeyden güneye doğru sıralanacak olursa kuzeybatıdaki Kargı çayı, Susambeleni deresi, Çerçi deresi, Eldirek deresi, Murt deresi ve Karapınar deresi başlıca akarsulardır. Belirtilen akarsuların Kargı çayı dışındakiler mevsimlik karakterde olup sürekli karakter göstermezler. (Harita 1,2,3)
Toprak Yapısı
Fethiye çevresindeki başlıca topraklar tortul magmatik ve metamorfik kütlelerin ayrışması ile teşekkül eden topraklardır. Bu topraklar alüvyal topraklar, kırmızı akdeniz toprakları, kahverengi orman toprakları, kolüvyal topraklar ve hidromorfik topraklardır. Alüvyal topraklar Fethiye Ovası tabanı Karagedik, Çiftlik ve Kargı ile Yanıklar çevresinde geniş alanlar kaplar. Kolüvyal topraklar ise Eldirek, Karaçulha, Çamköy’de geniş alanlar kaplar. Yine; Üzümlü, Kayaköy ve Ovacık ovalarının tabanları da alüvyal topraklar ile kaplıdır. Ova tabanları ve yüksek alanlar arasındaki etekler kolüvyal topraklar ile örtülüdür. Bölgenin hâkim bitki örtüsünü kızılçam ormanları oluşturmaktadır. Orman örtüsünün tahrip edildiği yerler maki denilen ağaççık ve çalılarla kaplıdır. Ayrıca taban suyunun yüksek olduğu alanlarda Türkiye’de relikt olarak sadece Fethiye ve Köyceğiz çevresinde bulunan Sığla ağacı ormanları yetişir. Fethiye Ovası ve yakın çevresinde doğal ortam özelliklerinden kaynaklanan çeşitli derecede erozyon, taşlılık, tuzluluk, alkalilik, çoraklık, siltasyon, taşkın, yüksek taban suyu, drenaj, heyelan ve kütle hareketleri gibi bazı problemler vardır. (Harita 3)
Ova Oluşumu
Fethiye körfezi doğu kesiminde daha önce küçük bir körfez olan ancak bugün ovayı oluşturan alan, tektonik hareketler ile çökmüştür. Çöken saha çevreden körfeze akan akarsular tarafından gelen malzemelerin körfezi doldurmalarıyla bugünkü Fethiye Ovası oluşmuştur. Ovanın kuzey kesiminde de derelerin meydana getirdikleri birikinti koni ve yelpazelerinin birleşmesi ile oluşmuş oldukça geniş ve eğimli dolgu alanı yer almaktadır. Ovanın oluşumunun tamamlamasının ardından, deniz seviyesindeki alçalma sonrası ova tabanında yer alan akarsular, önceden oluşturdukları birikinti konilerini ve yelpazelerini yarmışlardır. Günümüzde ova üzerinde yerleşme ve tarım faaliyetleri ile ovanın kuzey kesimindeki dolgu alanında, iri boyutlu malzemeler üst dolgu seviyesinden uzaklaştırılmıştır. Ovanın kıyıya yakın kesimlerindeki sulak-bataklık sahalar, drenaj ve dolgu çalışmaları ile önemli ölçüde ortadan kaldırılarak yerleşime açılmıştır.
Fethiye körfezi kuzeyinde ve doğusunda, akarsuların birikim faaliyetleri sonucunda Yanıklar batısı ile Karagedik arasında geniş bir kıyı düzlüğü mevcuttur. Kargı Çayı, Değirmenboğazı deresi ve Susambeleni deresi tarafından getirilen alüvyonların biriktirilmesi ve yamaç akıntıları ile oluşturulmuş kolüvyal yamaç depolarının birleşmesi, kıyıdaki dalga hareketlerinin etkisiyle meydana gelmiş, söz konusu kıyı düzlüğünün kıyısında, uzun bir kumsal, kıyının hemen gerisinde ise oldukça geniş bir sulak-bataklık ortam mevcuttur. Fethiye Muğla karayolu güzergahının kuzeyinde kalan kesimde ise, birikinti yelpazeleri ve yamaç depolarından meydana gelmiş, üzerinde Yanıklar, Kargı ve Çiftlik yerleşim sahalarının da bulunduğu, az eğimli dolgu sahaları bulunur.
Ovanın kuzey kesiminde yukarıda adları verilen derelerin meydana getirdikleri birikinti koni ve yelpazelerinin birleşmesi ile oluşmuş oldukça geniş ve eğimli dolgu alanı mevcuttur. Fethiye Ovası üzerinde, kuzey-güney yönündeki çarpılmaya bağlı olarak taban seviyesinin düşmesi nedeniyle dereler yataklarını daha şiddetli olarak aşındırmışlardır. Ayrıca Pleistosen’in interglasiyal dönemlerinde artan güçlerine paralel olarak taşıdıkları malzeme miktarındaki artış, ova çevresindeki birikinti konilerinin meydana gelmesine neden olmuştur. Ovanın oluşumunu tamamlamasının ardından, deniz seviyesindeki Bronz Çağı Regresyonu (M.Ö. 5000-3000 yılları arasında) sonucunda meydana gelen taban seviyesindeki 2 m’lik düşme sonucu, Üzümlü ve Çerçi dereleri başta olmak üzere, Fethiye Ovası kuzeyinde yer alan dereler, önceden oluşturdukları birikinti konilerini ve yelpazelerini yarmışlardır. Günümüzde ova üzerinde oldukça yoğun yerleşme ve tarım faaliyetleri mevcuttur. Bu tür faaliyetler ile ovanın kuzey kesimindeki dolgu alanında, iri boyutlu malzemeler üst dolgu seviyesinden uzaklaştırılmıştır. Ayrıca söz konusu ovanın kıyı yakını kesimlerindeki sulak-bataklık sahalar, drenaj ve dolgu çalışmaları ile önemli ölçüde ortadan kaldırılmış ve yerleşime açılmıştır. Başta Kargı çayı olmak üzere Değirmenboğazı ve Susambeleni dereleri etkisiyle oluşan sazlık bataklık alan etkisi günümüzde özellikle derelerin denize bağlandığı alanlarda görülmektedir. Fethiye Ovası kuzeybatısında, Çiftlik ile Çalış arasındaki sahada tepelik alanlar görülür. Tamamı peridodit-serpantin formasyonlarından meydana gelmiş tepeler, bu sahanın eskiden denizle kaplı bulunduğunu ve alüvyal malzemeler ile dolarak günümüzdeki kıyı düzlüğünün meydana geldiğini gösterir. Bu üç dere taşıdıkları malzemelerle kıyıda yer alan bu dağlık tepelik alanların arasını doldurmuşlardır. Fethiye Ovası doğusunda ovayı Eşen Çayı vadisine bağlayan alüvyal bir eşik mevcuttur. Taban yükseltisi 205 metre olan, Zorlar çevresindeki söz konusu eşik sahasında iyi yuvarlanmış alüvyal depoların varlığı, burasının eski bir vadi olduğunu kanıtlar. Fethiye Ovası Fethiye Körfezi’nin en doğu köşesinde yer alan en geniş alüvyal dolgu alanıdır. Ovanın genel uzanışı doğu-batı doğrultusunda uzanan görünümü genel olarak köşelerinden çekiştirilmiş bir dikdörtgeni andırır. Fethiye Ovası’nın ana hatları faylar tarafından belirlenmiştir. Kuzeyi peridodit-serpantinlerden, güneyi kalkerlerden meydana gelen ovanın batısında Fethiye körfezi bulunur. Ovanının güneyinde Mendos dağı kütlesi ve Baba dağı yer alır. Mendos dağlık kütlesinin batısında yer alan Kaya Yarımadası bulunur. Ovanın doğusunda ve kuzeyinde ise alçak tepelerin yer aldığı peridotit kayaçlardan oluşan tepelik alanlardan oluşur.
Ovanın kuzey kısmında yer alan alçak tepelik alanların kuzeyden gelen akarsular tarafından derince yarılması ile oluşan ve bu akarsuların getirdiği malzemelerden meydana gelen birikinti yelpazelerinin yer aldığı kısımdır. Bu yelpazeler ova tabanına doğru hafif meyillerle inerek ve birbirleriyle birleşerek ovanın kuzeyinde yer alan Eldirek, Çatalarık, Çamköy, Karaçulha’nın bulunduğu alanları meydana getirir. Bu yelpazeleri oluşturan akarsular özellikle eğimin arttığı yukarı kısımlarda yelpazeleri de derince yararak yataklarına gömülmüşlerdir. Bunların yataklarında yer alan malzeme çimentolaşarak konglomera haline dönüşmüştür. Buradaki peridotik kütleden aşınarak yelpazelere taşınan malzemenin çimentolaşması üzerinde peridot çakılları içerisinde bulunan CO2 bakımından zengin sularla ayrışan magnezitin eseridir. Kuzeyde Eldirek batısında başlayıp Esenköy Bademli civarına kadar devam eden kısma karşılık gelir. Bu alanın doğusunda Zorlar civarına kadar sokulan Murt Dere vadisini içine alır. Mersinli dere bu alanda birikinti yelpazelerini derince yarmıştır. Fethiye- Antalya yolu bu vadi içerisinde yer alır. Burada yer alan Mendos dağının batıya doğru bir kama şeklinde uzanan 1. Arkeolojik sit alanı olan Çalıca Tepesi adı verilen çıkıntı burada Murt deresine menderes çizdirmiştir. Bu eşik kısmı kıyıdan yaklaşık 70-80 m yükseltide yer alır.
Fethiye’nin güney kısmını sınırlayan alanda (Taşyaka Karagözler arası) ova tabanını sınırlayan çok yüksek bir duvar görünümünü veren dik yamaçlı düşey atımlı fay etkili bir alan bulunmaktadır. Düşey atımlı bu fay aynası üzerinde antik Telmessos kaya mezarları yer alır. Bu fay yüzeyi boyunca akarsuların meydana getirdiği yarılma neticesinde bu alan boyunca birikinti konileri oluşmuştur. Bu konileri oluşturan akarsuların kaynaklarını karstik alandan almalarından dolayı çok fazla malzeme biriktirememiştir.
Fethiye Ovasının en batısında kıyıdan yaklaşık 1 km içeriye kadar olan kısım kıyı ovası özelliği taşımakta iken; bu alandan iç kesimlere kadar uzanan kısım alüvyal dolgu alanıdır. Fethiye Ovası ve yakın çevresinden kaynaklarını alan akarsuların denize ulaşmak için taşıdığı alüvyonları ova tabanında biriktirmesi sonucu ova taşkın ovası hüviyeti kazanmıştır. Ova kıyıları güney doğusunda Fethiye İlçe merkezinin olduğu alan (Hükümet konağının bulunduğu alan) deniz doldurularak kazanılan alandır. Bu alanın batısından Çalış Plajına kadar olan geçmişte bataklık sığ bir alan iken burası günümüzde yapay olarak doldurularak ve ıslah edilerek kazanılmaya çalışılmıştır. Burası batıda denize kavuşan Susambeleni Deresi ve diğer küçük derelerin getirdiği malzemelerin batı-güneybatı yönlü rüzgarlar tarafından daha doğudaki Çalış plajı ve diğer kıyılara taşınması ve birikmesi ile oluşmuştur. Bu kıyı kuşağında yer yer tuzlu bataklıklar bulunur.
Fethiye ovası kuzeyindeki dağlık kesimdeki dağlık alanlarda peridodit-serpantin formasyonlarından meydana gelen sahalarda “V” tipi vadiler görülür. Özellikle Eldirek çayı, Çerçi deresi, Kargı çayı, Kızıl dere, Çerçi deresi ve Ecebeli deresi vadileri “V” tipi vadilere tipik örnekler teşkil eder. Bunun yanında çalışma sahamızın güneyinde yer alan Şıkman, Toptaş, Patlangıç, Karapınar, Kızılkaya ve Dont çayı vadileri asimetrik vadiler olup yamaçları çok yatık değildir. Asimetrik yapı burada kalker yamaçların aşınmaya karşı direncinden kaynaklanan bir durumdur.
Çerçi deresi, Kargı çayı ve Çerçi deresinin aşağı çığırlarındaki vadi kesimleri de geniş tabanlı alüvyal vadi özelliği gösterir. Murt deresinin vadisi ova tabanında geniş tabanlı bir özellik gösterir. Vadinin gelişimi bu çayların ova tabanında ıslah edilmeleri neticesinde durmuş gibidir. Böylece ova tabanındaki eski akarsu vadileri sadece yağışlı mevsimde akan birer derecik vadisi görünümündedir.
Fethiye Ovasının oluşturan alüvyal dolgu malzemesinin ana malzemesi büyük oranda birikinti konilerine ve yelpazelerine aittir. Bu ise çalışma alanını hemen doğusunda yer alan peridotik kayaçlardan oluşan dağlık tepelik alanın aşınıma karşı dirençsiz olması ile ilgilidir. Bu alandan kolayca aşınan malzemeler ova tabanına doğru yelpazelerin ve konilerin kök kısmından başlayarak yelpaze ve konilerin uç kısımlarına kadar malzeme boyutuna göre birikmesi ile ilgilidir. Bu yelpazelerin en önemli olanlarına bakacak olursak; ovanın kuzeyinde Çerçi deresi tarafından oluşturulan bu birikinti yelpazesinin eteği Değirmenboğazı denilen mevkiden başlayarak kuzeyde vadinin daraldığı yer kadar olan uzaklığı yaklaşık 2,5-km’dir. Yelpazenin genel doğrultusu Çerçi deresi ile paralel olup Çerçi deresinin kaynaklarını aldığı kesim olan serpantinlerden müteşekkil alandan dolayı birikinti yelpazesinin malzemesinin tamamına yakını peridotik kökenli materyaldir. Bu yelpazeyi oluşturan malzeme üzerinde tabakalaşma çok zayıf olup, çakıllar yer yer çimentolaşmıştır. Yelpazeyi oluşturan malzemenin rengi genel anlamda yeşilimsi kahvedir. Bu Çerçi yelpazesini oluşturan materyalin kaynaklarını aldığı kesimin (ana kayanın) renginin eseridir ve yaklaşık 5-6 km2lik alan kaplar. Eldirek kuzeybatısındaki alandan itibaren oluşan ve oluşumunu borçlu olduğu Çerçi deresi tarafından yer yer yarılan bu yelpazenin etek kısmı yaklaşık 60 m yükseltiden başlamakta ve kök kısmına doğru yaklaşık 200 m yükseltilerine kadar ulaşmaktadır. Yelpaze büyük oranda peridotik malzemeden oluşmakta ve batısında yer alan Çerçi yelpazesi ile gerek oluşum gerekse morfolojik olarak benzer özellikler taşımaktadır. Güney kesiminde Eldirek bulunmaktadır. Fethiye Kaya yolunun bulunduğu Şıkman deresinin oluşturduğu bir konidir. Konini kök kısmı Fethiye kalesinin güney kenarına karşılık gelir birikinti konisi üzerinde Fethiye Ovası güneyinden geçen fayın dikliği yer aldığından koninin eğimi oldukça yüksektir. Konin eğiminin yüksek olmasından ve fay dikliğinden dolayı koni derince yarılmıştır. Üzerinde Bademlibahçe mevki yer alır. Aynı şekilde Toptaş deresi tarafından oluşan birikinti konisi de dik yamaçlı kalker bir boğaz içerisindedir ve altında Cevizlibahçe olarak adlandırılan mevki oluşmuştur. Koninin üst kesimi nispeten eski dolguyu 10 m kadar yarmıştır. Patlangıç mahallesinin güneyinde yer alan bu koni Fethiye Ovasının güneyindeki en büyük konilerden biridir. Bu koninde kök kısmı gerisindeki kalker sahada açılan bir boğazda yer alır. Asimetrik şekilli bu boğazın doğu yamacı bir fay dikliğine karşılık gelmektedir. Bu koninin ilksel yatağı yaklaşık 10 m kadar yarılmıştır. Mevcut yatağı ise yaklaşık 1 m kadar yarılmıştır. Çalıca Mahallesinde yer alan Çalıca tepesinin hemen doğusunda yer alan üzerinde Esenköy Bademli mevkinin yer aldığı, Fethiye Ovası’nın güneyinde yer alan diğer konilere göre nispeten daha büyük olup kök kısmı gerisindeki boğazın içine doğru sokulan bir konidir. Karapınar Deresi tarafından oluşturulmuştur. Koniyi oluşturan malzemeler kalker çimento ile çoğu yerde birbirine tutturulmuştur.
Bugünkü Esenköy üzerinde kurulu olduğu bu konilerle ova güneyinde yer alan diğer koniler gibi gerisindeki dağlık alana oyuk şeklinde yerleşmiş olup yamaç eğimleri fazladır. Bu koniler gerideki yamaçların litolojik özelliklerinden ve yağış rejiminden dolayı sadece orta kesimlerinden ve tepe kısımlarından yarılmışlardır. İlksel yarılma tepe kesiminde 20 m civarında olup ikincil yarılma yaklaşık 2 m civarındadır.
Fethiye’nin kıyı özellikleri Batı Akdeniz kıyıları il uyumlu genellikle yüksek yarların dibinde bulunur. Burada anslar, haliçler, limana benzeyen kıyı şekilleri olmasına karşın, bunlardan hâkim olanı yoktur. Kökenleri tektonik, akarsu şekillendirmesi ve karstik olaylar olan karışık yapılı havzalar, içlerindeki tepeler ve akarsu şebekeleri ile deniz istilâsına uğramış tepeler, tipik örneklerini Fethiye Körfezi içindeki adaların teşkil ettiği ada ve adacıklar halini almıştır. Aradaki dar vadiler boğazlara çevrilmiş, akarsuların ağızları da koylara dönüşmüştür. Bazıları kıyı oluşumları ile değişikliğe uğramışlardır. Peridodit-serpantin ve Kretase kalkerlerinin hâkim olduğu dağlık kütlelerin yer aldığı kesimlerde, kesintiler dışında tümüyle yüksek falezli kıyı özelliği hakimdir. Fethiye iç körfezini batıdan kuşatan Oyuktepe yarımadası, Kaya yarımadasının güneyi Belceğiz kıyıları ve Fethiye körfezinde yer alan adalarının kıyıları bazı kesintiler hariç olmak üzere falezli yüksek kıyı özelliği gösterir.
Söz konusu kıyılarda, kıyı çizgisinden itibaren yüksek yarlar kıyıyı kuşatır. Özellikle Fethiye’nin güneydoğusunda Kelebekler vadisinden başlayarak, yer yer bazı küçük koylar hariç, Kaya yarımadası kıyıları ve Oyuktepe yarımadası dahil olmak üzere sözü edilen durum oldukça belirgindir. Açık deniz dalgalarına maruz kalan adalar, burunlar ile Çalış Plajı kuzeybatısında yer alan peridodit-serpantin formasyonlarından ibaret ada tepelerin kıyılarında dalga aşındırması oldukça etkindir. Bu nedenle belirtilen kesimlerde falezli yüksek kıyı yapısı ortaya çıkmıştır.
Alçak kıyılar Fethiye Ovası, Karagedik, Çiftlik, Kargı ve ovaları ile alüvyal kökenli küçük kıyı düzlüklerinin kıyıları alçak kıyı özelliği gösterir. Bu kıyılar, tektonik hareketlere bağlı olarak çöken ve deniz istilâsı sonucu körfez haline gelen sahaların, akarsu alüvyonları ile doldurulması ile meydana gelen alüvyal ova ve düzlüklerdir.
Kargı Çayı’nın Fethiye Körfezine ulaştığı yerin batısından itibaren, Fethiye ilçe merkezine kadar uzanan, oldukça uzun, plajlı alçak kıyı mevcuttur. Çalış plajının doğu kesimi ve Fethiye İç körfezinin kuzey kıyısı da alçak plajlı kıyılardır. Güney ve güneybatıdan esen rüzgârların etkisiyle oluşan dalga hareketi nedeni ile kıyının hemen yakınında yer alan Katrancı, Tavşan, Deliktaş ve Kızıl adaların kıyılarında aşınma meydana gelir. Aşındırılan malzemeler ile Kargı deresinin kıyıya ulaştırdığı alüvyal kökenli malzemeler, dalga hareketine bağlı olarak taşınarak Çalış plajı batısında biriktirilir. Bu sürecin devam etmesi durumunda, Şövalye Adası, Çalış plajına bir tombolo (bir adayı veya adaları kıyıya (karaya) ve adaları birbirine bağlayan kumul seti veya kıyı oku) ile bağlanabilir. Diğer yandan Çalış plajının uzunluğu Çalış Tepeden (63 m) Zeytin Adası (Şövalye) karşısındaki kıyı okuna kadar yaklaşık 4 km kadardır.
Toprak Yapıları
Kırmızı Akdeniz Toprakları
Bu topraklar Akdeniz iklim şartlarında, karstik kayaçlar üzerinde oluşan topraklardır. Fethiye Ovası’nın güneyinde ve kuzeydoğusunda yer alan karstik kökenli kayaçların üzerinde yer alan bu topraklar bu bölgede geniş alan kaplar. Karstik sahalarda, düzlükler dışında yüzeyde toprak oluşumu görülmez. Topraklar taşlı özellik göstermekte olup bulunduğu alanların eğimlerine göre şiddetli veya çok şiddetli erozyona maruz kalırlar. Bu tür sahaların, kayalıklar halinde görülmesi, toprakların yüzeyden aşındırılmasının bir sonucu değildir. Çünkü karstik sahalarda yüzeyde akışın olmaması nedeniyle toprak aşınımı söz konusu değildir. Ancak karstik kayaçların tabaka ve çatlak yüzeyleri boyunca ve yüzeyde kimyasal aşınma meydana gelir. Bu nedenle karstik yüzeylerde toprak oluşumu çatlaklar ve tabaka yüzeyleri boyunca görülür. Özellikle kireçtaşının çatlakları boyunca yüzeyden sızan sular, kalsiyum karbonatı (CaCO3) eriyik hale getirip ortamdan uzaklaştırır ve bu kesimlerde kil birikimi olur. Karstik sahalarda yüzeyde toprak oluşumunun görülmemesi ve kayalık bir görünümün ortaya çıkması tarımsal amaçlı kullanıma olanak tanımaz. Terra rossa topraklarının en saf kalker kayaları üzerinde oluşur. Toprak yüzeyi büyük kalker moloz ve taşları ile kaplıdır. Fethiye Ovası ve yakın çevresinde, kireçtaşı formasyonlarından ibaret bulunan sahalarda, killi ve ağır bünyeli topraklar yer alır. Bu tür toprakların katyon değişme kapasitesi yüksektir. Kimyasal Ayrışmanın görüldüğü bu alanlarda genellikle VII. sınıf araziler yer alır.
Kahverengi Orman Toprakları
Bu topraklar ABC profiline sahip topraklar olup bölgede geniş alan kaplarlar. Kahverengi ya da üzerinde bitki örtüsünün bulunup bulunmamasına bağlı olarak açık kahve renklidirler. Genellikle iyi yıkanmış topraklar olup kuzeyinde ve Oyuktepe yarımadasında Serpantin-Peridotit kayaçları üzerinde gelişme gösterirler. Bu toprakların doğal bitki örtüsü, orman örtüsü ve makilerdir. Toprak reaksiyonu asit, nötr veya bazen de hafif alkanen’dir. Bazla doygunluk oranları nadiren %100 olup genellikle %100’ün altındadır. Bu topraklar kalkerli ana materyaller üzerinde de görülürlerse de esas ana materyalleri magmatik kayalardır.
Kolüvyal Topraklar
Bu topraklar genellikle dağ ve plato eteklerinde ve vadi ağızlarında yer alırlar. Yerçekimi, toprak kayması, yüzey akışı ve yan derelerle taşınarak biriken materyaller üzerinde oluşur. Ayrıca, özellikleri bakımından daha çok çevredeki yukarı arazi topraklarına benzerse de, ana materyalde derecelenme ya hiç yok yada yetersizdir. Profilde yağışın veya yüzey akışın yoğunluğuna ve eğim derecesine göre değişik parça büyüklüğü içerir. Bu katlar, alüvyal topraklarda olduğu gibi birbirine paralel durumda olmayıp düzensizdir. Dik eğimler ve vadi ağızlarında bulunanlar çoğunlukla az topraklı olup kaba taş ve molozları içerir. Yüzey akış hızının azaldığı oranda parçaların çapları küçülür. Eğimin çok azaldığı yerlerde, kolüvyal toprak, geçişli olarak alüvyal topraklara karışır. Bunlarda eğim tek tip olup materyalin geldiği yöne doğru akmaktadır. Ara sıra taşkına maruz kalırlarsa da eğim ve bünye nedeniyle drenajları iyidir. Tuzluluk ve sodiklik gibi sorunları yoktur.
Fethiye Ovası ve yakın çevresinde peridodit-serpantin, kireçtaşı, fliş ve pliyosen karasal formasyonlarından aşındırılan ve yüzeysel akış ya da yamaç akmaları sonucunda taşınarak alüvyal kökenli meydana gelmiş bulunan birikinti koni ve yelpazeleri ile yamaç depoları üzerinde kolüvyal topraklar yer alır. Bu topraklar üzerinde Eldirek, Karaçulha, Çatalarık Çamköy yerleşmeleri bulunur.
Fethiye Ovası kuzeyi geniş yer tutan kolüvyal topraklar çoğunlukla granüler malzemeden meydana gelmiştir. Bu tür toprakların yer aldığı sahalarda tarımsal etkinlikler yoğunlaşmıştır. Toprak özelliklerine göre (eğim, taşlılık, sığlık, erozyon derecesi gibi) çoğunlukla I. ve II. sınıf arazi kabiliyetindeki kolüvyal depolar üzerinde hemen her tür tarımsal etkinlik sürdürülebilir. IV. VI. ve VII. sınıf arazi kabiliyetindeki kolüvyal topraklarda ise ancak ağaç tarımı (meyve tarımı) veya ormancılık yapılır. Diğer yandan kolüvyal topraklar, yer aldıkları depoları meydana getiren anakayanın özelliğini yansıtır ve toprak yapısı buna göre farklılık gösterir. Birikinti konilerinin üst kısmından etek kısmında gidildikçe malzeme boyutu küçülür.
Söz konusu birikinti konilerinde ekili tarım açısından uygun koşullar mevcut değildir. Ancak zeytin, turunçgiller ve üzüm gibi meyve tarımı açısından oldukça elverişlidir. Bu nedenle aynı iklim koşullarına sahip bulunan Fethiye Ovası çevresindeki kolüvyal topraklarda pamuk, susam, sebze, narenciye başta olmak üzere hemen her türlü tarımsal üretim yapılabilirken, Ova kuzeyindeki birikinti koni ve yelpazeleri üzerinde ise çoğunlukla örtü altı sebzeciliği yapılır. Bu farklılığın temelinde toprak yapısındaki değişiklikler yer alır. Kolüvyal depolar üzerindeki yerleşmelerde uzun yıllardır sürdürülen tarımsal faaliyetler sonucunda özellikle üst toprak katı iri boyutlu malzemelerden temizlenmiştir. Belirtilen bu durum Fethiye Ovası kuzey çevresinde oldukça belirgindir. Örneğin Karaçulha, Eldirek, Çamköy, Kargı ve Çiftlik çevresinde kolüvyal topraklar bu şekilde işlenerek taştan arındırılmıştır. Belirtilen sahalar dışında, dolin ve polyelerin tabanı ile çevrelerindeki dağ yamaçları arasındaki kolüvyal depolarda (Üzümlü ve Kaya çevresindeki gibi) gelişen topraklarda tahıl, tütün ve zeytin tarımı yapılır. Kısaca kolüvyal topraklar üzerinde gerek toprakların özelliğine gerekse yükselti, eğim, iklim koşulları ile sulama imkanlarına göre hemen her yerde aynı oranda tarımsal faaliyetler sürdürülemez. Ayrıca, Fethiye Ovası kuzeyindeki kolüvyal topraklarda narenciye tarımı yapılabilirken, yaklaşık 500 m yükseklikteki Çenger Ovası çevresindeki kolüvyal topraklar da ise iklim koşullarının uygun olmaması nedeniyle narenciye yetiştirilemez. Aynı anakaya üzerinde gelişen toprakların yapısal özellikleri aynı olsa bile, arazilerin eğim durumu, toprak genişliği, bulunulan yükselti kademesi ve sulanabilme şartlarına göre tarımsal faaliyetler farklılık gösterir.
Alüvyal Topraklar
Bu topraklar, akarsular tarafından taşınıp depolanan materyaller üzerinde oluşan topraklardır. Mineral bileşimleri akarsu havzasının litolojik bileşimi ile jeolojik periyotlarda yer alan toprak gelişimi sırasındaki erozyon ve birikme devirlerine bağlı olup heterojendir. Profillerinde horizonlaşma ya hiç yok ya da çok az belirgindir. Buna karşılık değişik özellikte katlar görülür, çoğu yukarı arazilerden yıkanan kireççe zengindir. Alüvyal topraklar, bünyelerinde veya bulundukları bölgelere veya evrim devrelerine göre sınıflandırılırlar. Bunlarda üst toprak alt toprağa belirsiz olarak geçiş yapar. İnce bünyeli ve taban suyu yüksek olanlarda düşey geçirgenlik azdır. Yüzey nemli ve organik maddece zengindir. Alt toprakta hafif seyreden bir indirgenme olayı hüküm sürer. Kaba bünyeliler iyi drene olduğundan yüzey katları çabuk kurur. Üzerlerindeki bitki örtüsü iklime bağlıdır. Bulundukları, iklime uyabilen her türlü kültür bitkilerini yetiştirilmesine elverişli ve üretken topraklardır. Bazı bölgelerde tuzluluk ve alkalilik, diğer bazı bölgelerde ise hem tuzluluk hem de alkalilik tespit edilmiştir. Fethiye Ovası ve yakın çevresinde tarımsal faaliyetlerin, yerleşmelerin ve nüfusun yoğunlaştığı Fethiye ovasında alüvyal topraklar oldukça geniş yer tutar alüvyal topraklarda hemen her çeşit tarımsal faaliyet mevcuttur.
Genellikle 0-300 m’ler arasındaki yükselti kademesinde yer alan alüvyal topraklar I. ile IV. sınıf arasındaki arazileri teşkil eder. Ayrıca alüvyal topraklar kaynaklandığı anakayanın özelliklerine ve oluşum şartlarına paralel olarak farklı fiziksel ve kimyasal özellikler gösterir. Fethiye Ovası üzerindeki alüvyal topraklar kum, kil ve siltlerden meydana gelmiş olup, oldukça verimlidir. Yer altı su seviyesinin yüzeye oldukça yakın ve bol olması; denizel etkilere açık olup yeterli yağış alması ve kuzeyden çevreleyen yüksek dağlık alanların kış mevsiminde soğuk baskınlarına engel oluşturması nedeniyle iklim koşullarının oldukça elverişli bulunduğu söz konusu ova da tarım uğraşısına oldukça uygun şartlar mevcuttur. Bu tür topraklar üzerindeki tarımsal etkinlikleri toprak ve iklim koşullarından daha çok, tarımsal verimlilik ve ürün çeşidi şekillendirir.
Hidromorfik Alüvyal Topraklar
Hidromorfik topraklar, oluşumlarına su etkisi altında sürdüren intrazonal topraklardır. Topografyaları düz veya çukur olduğundan taban suyu yüksektir. Hatta bazı mevsimlerde su yüzeye kadar çıkabilir. Taban suyu seviyesinin düştüğü durumlarda bile alt katları sürekli olarak yaştır. Taban suyu seviyesindeki yükselip alçalan su seviyesinin üstünde kalan katlarda, art arda gelen yükseltgenme ve indirgenme olaylarına yol açar. Dolayısıyla bu katlarda mavimsi gri indirgenme ve kırmızımsı yükseltgenli (oksitlenme, pas) lekeleri oluşmuş. Taban suyu düzeyinin altındaki katlar tümüyle gleyleşmiş olup içlerinde bitki köklerinin çürümesinden oluşan siyah lekeler görülür. Derinlikleri fazla ise de gleyleşmiş katlar bitki kök bölgesini sınırlandırmaktadır. Doğal bitki örtüleri çayır ve mera otları ile saz, kamış veya suyu seven diğer bazı bitkilerden oluşmaktadır. Tuzla, Babataşı, Akarca, Foça, Karagedik, Çiftlik, Kargı ve Yanıklar yerleşim alanlarının kıyıya yaklaşık 1 km olan mesafesine kadar bu topraklar yer alır. Bu toprakların bulunduğu alanlarda geniş bataklıklar mevcuttur.

Harita 1: Fethiye Ovası ve Yakın Çevresinin Hidrografya Haritası

Harita2: Fethiye Ovası ve Yakın Çevresinin Fiziki Haritası

Harita 3: Fethiye Ovası ve Yakın Çevresinin Toprak Grupları Haritası

Bilimsel Değerlendirmeden Çıkarımlar
- Fethiye Ovası’nın oluşumunda ana etkenlerden biri, bölgedeki tektonik hareketler ve fay hatlarıdır. Batı-doğu yönlü faylar, ovanın çökmesine ve bir graben (çöküntü alanı) oluşmasına neden olmuştur.
- Su, bu fay hatları boyunca yer altı sularının dolaşımını sağlayarak kayaçların çözünmesine ve erozyonuna katkıda bulunmuştur. Karstik süreçler, özellikle kalkerli arazilerde, suyun etkisiyle yer altı boşluklarının ve mağaraların oluşumunu hızlandırmıştır.
- Fethiye ve çevresi, karstik şekillerin yaygın olduğu bir bölgedir. Yağmur suları, kalkerli kayaçları eriterek dolin, uvala ve polye gibi karstik şekillerin oluşumuna yol açmıştır.
- Bu karstik süreçler, yer altı suyunun depolanması ve akışında önemli bir rol oynayarak ovanın hidrolojik dengesini etkilemiştir.
- Bölgedeki akarsular, dağlardan taşıdıkları toprak, kum ve çakıl gibi alüvyonları ovaya taşıyarak biriktirmiştir. Bu birikimler, zamanla ovanın düzleşmesine ve verimli bir tarım arazisi haline gelmesine katkıda bulunmuştur.
- Fethiye ovası alüvyal bir ovadır. Yani akarsuların taşıdığı malzemelerle oluşmuş bir ovadır. Bu malzemeler zaman içerisinde birikerek ovayı oluşturmuştur.
- Fethiye Ovası’nı çevreleyen dağlardan inen akarsular, ovanın su rejimini düzenlemiştir. Bu akarsular, yer altı suyunu besleyerek ovanın tarımsal üretimi için gerekli olan su kaynaklarını sağlamıştır.
- Fethiye Ovası’nın oluşumunda su, hem jeolojik süreçler (tektonik, karstlaşma) hem de akarsuların alüvyon taşıması yoluyla önemli bir rol oynamıştır.
- Bölgedeki fay hatları ve karstik yapılar, suyun yer altı dolaşımını etkileyerek ovanın şekillenmesine katkıda bulunmuştur.
- Akarsular, taşıdıkları alüvyonlarla ovanın düzleşmesini ve verimli bir tarım arazisi haline gelmesini sağlamıştır.
Fethiye Ovasını çevreleyen dağların eteklerini oluşturan yamaçlardan deniz kıyı çizgisine kadar sırayla ovayı oluşturan kolüvyal, alüvyal ve hidromorfik topraklardır.
Kolüvyal Topraklar
- Yerçekimi, toprak kayması, yüzey akışı ve yan derelerle taşınan materyallerin birikmesiyle oluşan topraklardır. Fethiye Ovası ve çevresindeki kolüvyal topraklar, bölgenin jeolojik yapısı ve iklim koşulları nedeniyle farklı özellikler gösterir.
- Genellikle dağ ve plato eteklerinde, vadi ağızlarında bulunurlar.
- Yerçekimi, toprak kayması, yüzey akışı ve yan derelerle taşınan materyallerin birikmesiyle oluşurlar.
- Çevredeki yukarı arazi topraklarına benzerler, ancak ana materyalde derecelenme ya azdır ya da hiç yoktur.
- Profilde, yağış ve yüzey akışının yoğunluğuna, eğim derecesine göre farklı parça büyüklükleri bulunur.
- Katlar, alüvyal topraklardaki gibi paralel değil, düzensizdir.
- Dik eğimlerde ve vadi ağızlarında kaba taş ve molozlar içerirler.
- Eğim azaldıkça parça çapları küçülür, çok az eğimli yerlerde alüvyal topraklara karışırlar.
- Eğim ve bünye nedeniyle drenajları iyidir.
- Tuzluluk ve alkalilik sorunları yoktur.
- Peridotit-serpantin, kireçtaşı, fliş ve Pliyosen karasal formasyonlarından aşınan materyallerin taşınmasıyla oluşmuşlardır.
- Eldirek, Karaçulha, Çatalarık, Çamköy gibi yerleşimler bu topraklar üzerinde bulunur.
- Fethiye Ovası kuzeyindeki kolüvyal topraklar genellikle granüler malzemeden oluşur ve tarımsal faaliyetler sınırlıdır.
- Toprak özelliklerine göre I. ve II. sınıf arazilerde her türlü tarım, IV., VI. ve VII. sınıf arazilerde ağaç tarımı veya ormancılık yapılır.
- Birikinti konilerinde ekili tarım uygun olmasa da zeytin, turunçgiller ve üzüm yetiştirilebilir.
- Kolüvyal depolar üzerindeki yerleşmelerde uzun yıllardır sürdürülen tarımsal faaliyetler sonucunda özellikle üst toprak katı iri boyutlu malzemelerden temizlenmiştir.
- Aynı anakaya üzerinde gelişen toprakların yapısal özellikleri aynı olsa bile, arazilerin eğim durumu, toprak genişliği, bulunulan yükselti kademesi ve sulanabilme şartlarına göre tarımsal faaliyetler farklılık gösterir.
Alüvyal Topraklar
- Akarsuların taşıdığı ve biriktirdiği materyaller üzerinde oluşan topraklardır. Fethiye Ovası’nda bu topraklar, bölgenin tarımsal potansiyelini büyük ölçüde etkilemektedir. Akarsu havzasının jeolojik yapısına ve erozyon süreçlerine bağlı olarak farklı mineral bileşimlerine sahiptirler. Bu nedenle, toprak katmanları arasında büyük farklılıklar görülebilir.
- Çoğu zaman, yukarı bölgelerden taşınan kireç bakımından zengindirler.
- İnce bünyeli ve yüksek taban suyuna sahip olanlarda su geçirgenliği düşüktür. Kaba bünyeli olanlar ise iyi drene olurlar.
- Genellikle verimli topraklardır ve çeşitli tarım ürünlerinin yetiştirilmesine uygundur. Fakat bazı bölgelerde tuzluluk ve alkalilik görülebilir. Yüzey nemli ve organik maddece zengindir.
- Fethiye Ovası, alüvyal toprakların yaygın olduğu verimli bir ovadır. Bölgede yoğun tarımsal faaliyetlerin gerçekleştirilmesini sağlar. Fethiye ovasında hemen her çeşit tarımsal faaliyet mevcuttur.
- Yer altı su seviyesinin yüksek olması, yeterli yağış alması ve dağlarla çevrili olması, ovanın iklim koşullarını elverişli hale getirir. Bu koşullar, alüvyal toprakların verimliliğini artırır ve tarımsal üretimi destekler.
- Verimli topraklar, yerleşmelerin ve nüfusun yoğunlaşmasında önemli bir rol oynar. Genellikle 0-300 m’ler arasındaki yükselti kademesinde yer alan alüvyal topraklar I. ile IV. sınıf arasındaki arazileri teşkil eder.
- Bu tür topraklar üzerindeki tarımsal etkinlikleri toprak ve iklim koşullarından daha çok, tarımsal verimlilik ve ürün çeşidi şekillendirir. Fethiye ovası üzerindeki alüvyal topraklar kum, kil ve siltlerden meydana gelmiş olup, oldukça verimlidir.
Hidromorfik Topraklar
- Suyun etkisiyle oluşan ve kendine özgü özellikler gösteren intrazonal topraklardır. Fethiye Ovası’ndaki hidromorfik topraklar da bu genel tanıma uyan, bölgenin su rejiminden etkilenen topraklardır.
- Bu topraklar, düz veya çukur topografyaları nedeniyle yüksek taban suyuna sahiptir. Bazı mevsimlerde taban suyu yüzeye kadar çıkabilir, bu da bataklık alanların oluşmasına neden olur. Taban suyu seviyesi düşse bile, alt katlar sürekli olarak nemlidir.
- Taban suyu seviyesindeki dalgalanmalar, toprak katlarında yükseltgenme (oksitlenme) ve indirgenme olaylarına yol açar. Bu süreçler, toprakta mavimsi gri indirgenme ve kırmızımsı yükseltgenme (pas) lekelerinin oluşmasına neden olur.
- Taban suyu düzeyinin altındaki katlar tamamen gleyleşmiştir. Bu katlarda, bitki köklerinin çürümesinden kaynaklanan siyah lekeler görülebilir. Gleyleşmiş katlar, bitki köklerinin gelişimini sınırlar.
- Hidromorfik toprakların doğal bitki örtüsü, çayır ve mera otları, saz, kamış ve suyu seven diğer bitkilerden oluşur.
- Fethiye Ovası’nda, Tuzla, Babataşı, Akarca, Foça, Karagedik, Çiftlik, Kargı ve Yanıklar gibi yerleşim alanlarının kıyıya yakın kısımlarında hidromorfik topraklar yaygındır. Bu alanlarda yapay dolgu yapılmış bataklıklar mevcuttur.
- Fethiye ovasının alüvyal yapısı ve yer altı su seviyesinin yüksek olması hidromorfik toprakların oluşmasını kolaylaştırmıştır. Bölgedeki akarsular ve yağışlar, toprağın su dengesini etkileyerek hidromorfik özelliklerin ortaya çıkmasına katkıda bulunmuştur.
Varsayımsal Yaklaşım
Bilindiği üzere Fethiye çok eski çağlardan beri önemli bir yerleşim merkezidir. Antik dönemde “Işık Yurdunun İnsanları” anlamına gelen Likyalılar bu kente sahip olmuş ve Telmessos adıyla anılmıştır. Telmessos M.Ö.545 (6.YY) tarihinde Perslerin egemenliğine girmiş, M.Ö.333 (4.YY) tarihinde kent Büyük İskender’e teslim olmuştur. Büyük İskender’in ölümünden sonra Telmessos bir süre Mısır Kralı Ptalomus’un egemenliğinde kaldıysa da daha sonra Roma İmparatorluğu’nun işgaline uğramış ve kentin adı bu dönemde “uzak diyar” anlamına gelen Meğri (Makri) ismiyle anılmıştır. Roma İmparatorluğunun ikiye bölünmesinden sonra Fethiye (Meğri) Doğu Roma/Bizans İmparatorluğunun sınırları içinde kalmıştır. 1282 yılında Menteşe Beyliğinin kurucularından Menteşe Bey, Meğri’yi Bizanslıların elinden almıştır. 1424 yılında ise Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlı döneminde halk arasında Beş kaza diye anılan Meğri 1874 yılında Menteşe Livasına bağlı bir kaza haline dönüştürülmüştür. Cumhuriyetin kurulmasıyla beraber Muğla İline bağlanan ilçenin ismi 1934 yılında; 1913 yılında Şam’dan havalanarak bir süre sonra Teberiye yakınlarında uçağı düşürülerek şehit olan ilk pilotlarımızdan Fethi Bey’in ismi anısına Fethiye olarak değiştirilmiştir.
Fethiye Körfezi batıya doğru hayli açıktır. Fakat limanın 1 km. batısında kuzey-güney istikametinde 3 km. kadar uzanan Paçarız Burnu ve bunun kuzeyinde Şövalye Adası ince uzun kara parçasının teşkil ettiği tabii dalgakıran; Telmessos şehrinin bulunduğu kıyıya doğal olarak gemilerin rahatlıkla demirledikleri, yük alışverişlerini yaptıkları, onarım ve imalat işlemlerine elverişli bir iç liman haline getirmiştir. Körfez içinde başta Şövalye Adası olmak üzere Kızıl Ada, Delikli Ada, Kızlan Adası, Yassıca Adası, Tersane Adası, Domuz Adası vs. gibi birçok irili ufaklı adanın yer aldığı körfez Kapıdağ’ın güneyinde Kurtoğlu Burnuna kadar devam etmektedir. Böylece İblis Burnu ile Kurtoğlu Burnundan başlayan ve kara içine yer yer 15-20 km. kadar sokulan Fethiye Körfezinin en kuzeyinde Göcek ve en doğusunda Telmessos (Fethiye) şehirleri yer almaktadır. Genişliği de 15-18 km’yi bulan Fethiye Körfezi dâhilinde, liman kurmaya ve gemilerin barınmasına doğal olarak en elverişli yer; kendine özgü topografik özellikler dolayısıyla doğal olarak bir iç liman durumunu kazanmış Telmessos kıyısıdır.
Yukarıda belirtilen bilimsel veriler ve 1993-2023 arası kurumsal ve özel olarak arazide yaptığım çalışmalar, Fethiye Körfezine akışlı dereler, sulama kanalları, drenaj ve tahliye kanalları ile yeraltı-yerüstü su kaynakları, zemin yapısı ve değişken bitki örtüsü dikkate alındığında Fethiye ovasında tektonik çöküntü sonrası derelerden kontrolsüz akışlı suyun taşıdığı iri malzeme; yamaçlarda kolüvyal toprakları, daha ince malzeme ovada alüvyal toprakları, çok daha ince malzeme kıyı şeridinden yaklaşık 1-1,5 km olan alanda hidromorfik alüvyal toprakları, özellikle körfezin iç limanında deniz içinde partikül boyutunun silt veya kilin baskın olduğu, partikül halindeki karasal kırıntılı malzemenin neden olduğu su kirliliğine (siltasyon) neden toprak yapısını oluşturdu.
Geçmiş dönemde yaşanan tektonik çöküntü sonrası günümüz Fethiye kıyı çizgisinden yaklaşık 8-9 kotuna denk gelen alan derelerin taşıdığı alüvyon ile doldu. Daha sonra yapay dolgularla günümüz kıyı şeridi oluştu. (Görüntü 1) Bir başka değişle muhtemelen Likya dönemi ve öncesi bu alan denizdi. Her derenin alüvyon taşıma kapasitesi değişken olduğu için bazı alanlarda bu deniz kotundan 12-15 kotuna da denk gelebilir. (Görüntü 2)
Kargı ve Çiftlik sınırlarında bulunan ve 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olan Çalış Tepe o yıllarda muhtemeldir ki bir adaydı ve bu kesim geçmiş dönemde iç denizdi ve gemiler için doğal bir limandı. (Harita 4)
Ne dersiniz?

Harita 4: Fethiye Topografik Haritası

Görüntü 1: Fethiye Kıyı Şeridi (Günümüz)

Görüntü 2: Fethiye Kıyı Şeridi (Tektonik Çöküntü Sonrası)