FETHİYE, KRAL AMYNTHAS’IN KAYA MEZARIDIRNACİ DİNÇER

Fethiye antik dönemlerin Telmessos Kentinin kalıntıları üzerinde kurulmuş. İlçe merkezinin hemen her yerinde geçmişin izleri görülebiliyor. Kentin Güneyindeki tepenin yamacında bulunan Nekropol’deki mezarlar, asırlardır depremlere ve diğer doğal etkenlere karşı olabildiğince direniyor. Görüntüleri ise, tek kelimeyle; muhteşem…

Likyalılar, ana tanrıça kültünün egemen olduğu, anaerkil bir toplum olarak biliniyor. Mezarlıkları kent merkezlerinde ve akropol yakınlarındaki uygun tepelerin yamaçlarında hazırlıyorlar. Fethiye’deki de öyle… Mezar yapıları, günlük yaşamlarından esinlenerek oluşturulmuş. Aileler için oluşturulan ev tipi mezarlar mimari açıdan içinde yaşadıkları ahşap evlere benziyor. Semerdamlı lahitler ise, Likyalıların denizci bir kavim olduğunu işaret ediyor. Lahitin kapağını ters çevirip, malzemesini de taş yerine ahşap olarak değiştirince tıpkı bir gemiyi andırıyor. Fethiye’nin yakın köylerindeki çiftçilerin evlerinin bahçelerinde aynı planda ahşaptan yaptıkları zahire ambarları bu mimari yapının gelenekselliğinin kanıtı olmalı.

Likyalılar ölülerinin Tanrıların katına yükseldiklerine inandıkları için mezarları yüksek yamaçlara yapmışlar.   Bir anlamda, ölülerini Olympos’a yaklaştırmışlar. Kaya mezarlarında insan elinin ustalığı, doğanın eşsiz güzelliğiyle buluşmuş. Kentin yöneticisi Amynthasadına İ.Ö. 4. YY da yapıldığı düşünülen mezar, Fethiye’deki en büyük ve en görkemli kaya mezarı…  

120 basamakla giriş bölümüne ulaşılan mezarın görüntüsü bir İyon Tapınağını andırıyor. İn antis planlı olup, İyon kaideleri üzerinde aşağıdan yukarıya doğru incelen sütunların başlıkları da İyon düzeninde. Sütunun üzerinde biri büyük oranda tahrip olmuş üç akroterli alınlık yer alıyor.  Doğu ante duvarının orta bölümündeki “Hermapias oğlu Amynthas” yazısı, mezarın sahibi hakkında bilgilenmemizi sağlıyor. Mezar odası içerisinde, kapı yönü dışındaki üç duvarına oyulmuş, üzerlerinde yastık biçimli taş çıkıntıları olan üç ayrı sedir bulunuyor. Likyalılar ölülerini bir kanca gibi, dizlerini karnına çekerek fetus pozisyonunda bu sedirlerin üzerine bırakıyorlardı. Bir ceninin pozisyonuyla anne karnında başlayan yaşamın, aynı pozisyonda bir mezarın sedirinde bitmesi, Likyalıların inançlarının ve sosyal yapılarının çağdaşlarından farklı olduğunu vurguluyor.

Amynthas Mezarı, tarihsel süreç içinde ziyaret eden araştırmacıların ve ünlü gezginlerin yazılarında dünyaya tanıttığı bir kültür değerimiz. Ünlü gezgin Charles Texier’in 1849 yılında Fethiye’ye ziyareti sırasında, mezar yapısından etkilenip, yanına kazıdığı imzası, o günden bu yana ziyaretçilerin ilgi odağı.  Texier’in çevreden topladığı bazı parçaları Londra’daki British Museum’a götürdüğü de rivayet ediliyor.

Fethiye Limanına denizden giriş yapan denizciler ve mavi yolcular Amyntas Mezarını özenle hazırlanmış bir dağ manzarasının eşliğinde seyrediyorlar. Tıpkı, William Müller’in 1840’larda yaptığı tablolardaki gibi. Gizemli bir yapı ve kusursuz bir işçilik…

Yorum, görüş ve önerileriniz