CEVAT ÇAPAN

Cevat Çapan Robert Kolej öğrencilik yıllarımdan (1951-1956) arkadaşım. Kolej’in “İzlerimiz” isimli edebiyat yıllığında birlikte çalıştık. Yıllığı Özdemir Asaf’ın matbaasında bastırıyorduk. Cevat o dönemde dinleyip çok sevdiğim dizelerini sonradan yayınladı mı bilmiyorum:

Geceleri yastığımda yapış yapış hayalin

Silerim silerim çıkmaz.

Böylesine kepazelik sevda yüzünden

Yakışmaz erkekliğe, yakışmaz.

Cevat mezun olduktan sonra İngiltere’ye gitti. Ben henüz okuldayken, tatile geldiği bir gün Beyoğlu’nda karşılaştık. Hafta içinde gündüzlülere aldırdığım sinema  biletinin yanmasına aldırmaksızın hemen oracıkta, Amerikan Haberler Merkezinin basamaklarında oturuverdik; gelen geçenin şaşkın bakışları altında sohbete giriştik.

1983’te Özdemir’in kemoterapisi sırasında bir hafta sonunu geçirdiğimiz Kınalı Ada’da eşiyle birlikte ona rastlamamız ayrı bir mutluluk oldu hepimiz için…

YAŞAR NABİ NAYIR

Yaşar Nabi Nayır annemin Ankara Halkevinden gençlik arkadaşı (babamla da oradaki tiyatro çalışmaları sırasında tanışıp evlenmiş annem). Yıllar sonra Yaşar Nabi anneme mektup yazıp kızının adını Ekin koymak için izin istiyor (ressam Ekin Nahır böylece adaşım oldu). Bu arada annem Yaşar Nabi’ye benim gençlik gereği karaladıklarımı yolluyor. Yaşar Nabi beni arayıp hafta sonu arlık kendisini görmeye gelmemi istedi. Heyecanla gittim. Bana Sabahattin Kudret, Necati Cumalı, Cahit Külebi gibi ozanlardan yayınladığı kitapları verdi ve bir resim sergisine götürdü. Ayrılırken de “kadınlar çok duygusaldır, bu yüzden iyi ozan olamazlar, sen düz yazıya yoğunlaş” önerisinde bulundu. Bir daha aramadım kendisini…

A.KADİR

A.Kadir  ile tanışmadık ama Özdemir onun Kayısı Ağacı şiirini ezbere ve olağanüstü güzel okurdu;

Bu yüzden hep bizimle beraberdi sanki.

MÜŞTAK-BİLGESU ERENUS

Müştak da Özdemir’in gençlik arkadaşı. 1961-65 yılları arasında Şerif Hulusi  ile Erdem Buri’nin o zamanki eşi Reşide kanalıyla tanışıp onun Nazım Hikmet derlemesinin daktiloya çekilmesini üstlendiğimde İkinci Dünya Savaşı Destanı, Havana Röportajı, Saman Sarısı gibi henüz ortalarda görünmeyen şiirleri çoğaltır, Müştak, Tahit Alangu, Kemal Tahir gibi dostlara dağıtırdım. Müştak’ın başsağlığı pusulası şöyle:

“Ekin bubam,

Ölüm karşısında sözcükler de çok zavallı.

Hele bu Özdemir gibi dost bir insanın güzelliğine dolanmışsa.

Sabrın ömrünce uzun olsun.

Yanaklarından muhabbetle öpüyoruz.

Dayan arkadaşım benim.”

FİLİZ ALİ

Filiz Ali benim ortaokuldan arkadaşım. Babasının öldürüldüğünden habersiz o sabah Ankara Kız Lisesi bahçesinde yakan top oynarken çekilen fotoğrafının erkesi gün gazetelerde “Komünistin kızına babasının ölümü vız geldi” gibisinden çıkan haberi hala için sızlayarak anımsıyorum. Çok sonraları Onat Kutlar’ın düzenlediği Sinematek gösterilerinde tekrar karşılaşıp kucaklaştık. Bir ara babasının öykülerini birlikte İngilizceye aktarmayı denedik ama yaptıklarımızı yeterli bulmadığımızdan vazgeçtik.

 

Yorum, görüş ve önerileriniz