DOSTLAR – BÖLÜK PÖRÇÜK ANILAR – EKİN DURU / BÖLÜM 12
SUNAY AKIN – DENİZ SOM – ÜMİT ZİLELİ – NURİ KURTCEBE
Kendilerini Ölüdeniz Kültür ve Sanat Festivallerinde tanıdım. Mezuniyetimin 50. Yılı için İstanbul’a gittiğimde Sunay’ın Oyuncak Müzesini gezme fırsatı buldum ama ne yazık ki sadece 2 saat ayırabildim, oysa orada en az 2 gün geçirebilirdim. Nuri Kurtcebe’nin Atatürk ile ilgili bir çizgi roman hazırladığını öğrenince kayınpederim Kazım Nami Duru’nun İttihat ve Terakki Hatıralarım adlı kitabını kaynak olarak kullanması için ona verdim. Kurtcebe bir süre Fethiye’nin Yeşil Üzümlü mahallesinde yaşadı.
Yıllar içinde Özdemir’le bayağı geniş bir plak koleksiyonu oluşturmuştuk. Ne var ki bizim emektar Bush-Garard marka pikabımız onarılmaz biçimde arızalanınca plaklar öylece kalakaldı. Bir TV programında Kerem Görsev ile ilgili bir röportaj izledikten sonra bu koleksiyonu arşiv olarak kendisine göndermek istedim ve bunun için bir liste hazırlayarak Ümit Zileli’nin yardımını rica ettim. Ümit listeyi inceleyince bir kısmını kendisinin alıp alamayacağını sordu. İşaretlediklerini seve seve kendisine ilettim. Ertesi yıl da kalanlarını ona armağan ettik. Bu arada aslında pikabı olmadığını, plakların aşkına kendine bir pikap edindiğini öğrendim.
Umarım hala aynı keyifle müzik dinlemeyi sürdürüyordur.
FÜRUZAN
Füruzan’ı Marmaris’te dükkân açtığımız dönemde tanıdım. O sırada Turhan Selçuk ile evliydi. O yaz sık sık beraber olduk ve onlar İstanbul’a, biz Fethiye’ye döndükten sonra bir süre mektuplaştık. Bir keresinde Fethiye’ye imza günü için geldiğinde kısaca görüşebildik. Daha sonraları bir şekilde birbirimizle iletişim olanağından yoksun kaldık ama o dönemdeki mektuplaşmamızdan ikimizin de büyük keyif aldığını sanıyorum.
İLHAN SELÇUK – TURHAN SELÇUK
Selçuk kardeşleri de Özdemir’le evlendikten sonra onun kanalıyla tanıdım. Önceleri bu iki ünlü kişinin karşısında elim ayağıma dolanıyordu. Zamanla aramızda yakın bir dostluk oluştu. İstanbul’da ve Akyaka’da her fırsatta görüştük. Bir keresinde İlhan vesikalık bir fotoğrafının arkasına “Bu silik hayalimi unutma…2 Kasım 1981. Ekin’e sevgiyle” yazıp imzalayarak bana verdiğinde çok gülmüştük. Özdemir’in vefatından sonra ben kızımla Akyaka’ya gitmeyi sürdürdüm. Böyle bir gidişimizde akşam kimi dostlar ve İlhan – Handan Selçuk ile birlikte yemek yerken Candan benden biraz uzağa düşmüş, İlhan’ın yanında oturuyordu. Tabağındakileri toparlamak istedim. İlhan araya girdi: “Bundan böyle benim favori sevgilim Candan; sen değilsin. Kızı rahat bırak; ben ilgilenirim,” diye çıkıştı. Candan da olanak buldukça İlhan abisini telefonla arıyor, arada mektup bile yazıyordu.
Turhan Selçuk “1961 yılında bir Abdülcanbaz çizimini imzalayıp bize armağan etmişti. Zamanla çizimin renkleri güneşten soldu. 1984’te kemoterapi için İstanbul’a gitmişken Turhan’ın karikatür sergisini gezme olanağını bulduk ve kendisine Abdülcanbaz çiziminin son durumunu gösterdik. Alıp yeniden rötuşlayarak bize iade etti. Ayrıca o sergisinden 5 karikatürünü de ikimiz için imzalayıp verdi. 60. Sanat yılı dolayısıyla basılan Önce Çizgi Vardı isimli kitabını da 2003’te “Candan Duru’ya sevgi ile” diye imzalayıp gönderdi.
Ölümünden sonra Land of Lights’a şunları yazdım:
“Dünyaca Ünlü Çizim Ustası Kendi Yaşamına da Çizik Attı…
Turhan Selçuk (88) 12 Mart 2010 günü yaşama veda etti. Son derece sade çizgileri büyük bir ustalıkla kullandığından karikatürlerinin her bizi sadece çizimden ibaret olmayıp Doğu’nun mistisizmi ile Batı dünyasının düşünce biçimini kaynaştıran kapsamlı bir makale gibidir. Sözcüklere çok az yer verdiği çizgileriyle yaşamın çeşitli yönlerini yansıtır ve özellikle insani değerleri vurgular.
Selçuk her zaman insan haklarının ve demokrasinin savunucusu olmuş, haksızlıkların ve sömürünün karşısında yer almıştır. Yarattığı kişiler tüm dünyada hayranlık uyandırmış ve kendisine birçok uluslararası ödüller kazandırmıştır. Çok sayıda karikatürü başka ülkelerin gazete ve dergilerinde yayınlanmıştır. Eserlerinin bir kısmı İtalya, Bulgaristan ve İsviçre’deki karikatür müzelerinde sergilenmektedir. 1956 yılında Altın Palmiye Ödünü kendisine verildi. 1992 yılında Barış ve Kitap konulu karikatürü Avrupa Konseyi’nin başlattığı kitap okuma kampanyası boyunca bütün afiş ve dokümanlarda logo olarak kullanıldı. Aynı yıl Avrupa Konseyi’nin önerisiyle “İnsan Hakları” konulu sergisi Strasburg’da açıldı.
Kişiliği de çizgilerine benzer: sade, sakin, sevecen ve hoş görülü. Sadık ve yüce gönüllü bir dosttu ve mesleğe yeni başlayanları her zaman yüreklendirirdi. Kendisine yöneltilen övgü dolu sözlere utangaç bir gülümseme ile karşılık verirdi.
Turhan Selçuk Muğla’nın Milas ilçesinde dünyaya gelmişti. Milas’taki Hacı Ali Ağa Konağı “Karikatürlü Ev”e dönüştürüldü. Daha çok çocukların çalışabileceği bu mekân bir 23 Nisan günü hizmete girdi.”
Bu satırları yazarken bir yandan da 1984’te İstanbul’daki sergisinde imzalayıp bize armağan ettiği yapıtlarına bakıyor ve böylesine harika kişilerin dostluğunun yaşamıma nasıl bir zenginlik kattığını bir kez daha düşünüyorum.
Işıklar içinde uyu, Turhan, çizgilerin gelecek nesillerin yolunu aydınlatacak ve onlara esin kaynağı olacak.