BAKMIYOR ÇEŞM-İ SİYÂH FERYÂDE – ARİF TECAHÜL
Fethiye’deyiz mecmuamızın pek muhterem okurları,
Bu kere, makalemizin girizgahını pek beğenilen bir şarkının güftesinden iktibas ederek yapalım. Filhakika, “bir nebze olun yeknesaklıktan da selamete çıkalım” istedim efendim.
Nihâvend Makamında, Çifte Sofyân (Aksak) usulde, güftesi ve bestesi kıymetli adaşım Hacı Ârif Bey’e ait olan bu eserde “ Zat-ı muhteremin feryadına, o güzel siyah gözlerin bakmadığı, bari bir göz kırpmayla imdada yetişmesi, kaşının ucunun bile kendisine ihsan edilmediği, ecelin kendisini sararmış yüzünden korkmadan gelmesi gerektiği, Dünyayı kendisinin derdinden kurtarması ve bir göz kırpmayla imdada yetişmesi” ifade edilir. Eh, bu kadarcık mütercimlik yapabildim, sürç-i lisan ettiysem, af ola…
Güfte şöyle akar gider nağmelerden:
Bakmıyor çeşm-i siyâh feryâde,
Yetiş ey gamze yetiş imdâde.
Gelmiyor hançer-i ebrû dâde,
Gel ne korkarsın ecel sîmâ-yı zerdimden benim,
Kurtar Allah aşkına dünyâyı derdimden benim.
Yetiş ey gamze yetiş imdâde.
Sanırım akranlarım bu satırları okurken, Hacı Arif Beyefendi muhteremin bu muazzam eserini hatırlayıp, terennüm etmeye başlamışlardır…
Bu eser nerden mi aklıma geldi?
18 Eylül günü mütekaitlerin tesanütü gayesi ile 61. defa bir araya gelerek nümayiş yapan kıymetli arkadaşlarımla beraberdim. Hususi zaruretler önceki birkaç hafta nümayişlere intikalime mani olmuştu. Hasret giderip, biraz dertleştik. Artık bu nümayişlere iltihak edenlerin sayısının eksilmesinin hüznünü de dile getirip, şöyle bir iç çektik…
Doğrusunu söylemek icap ederse, şöyle bir 60 haftalık maziyi hafızamdan yokladım. Eksilmeler olsa da, her hafta ilan edilen gün ve saatte nümayiş alanında olmayı vazife telakki eden arkadaşların süngüyü düşürmeden ve yüksek maneviyatla taleplerini haykırmaya devam etmelerinden huzur bulduğumun farkına vardım. İçine düştüğüm hülyalardan ayrılmamı ise, çok sevdiğim bir muhterem kardeşimin kulağıma fısıldadığı cümlenin derin anlamı sağladı:
“Biz cumartesi anneleri gibiyiz…”
Cumartesi anneleri, o muhterem insanlar da yıllardır her haftanın Cumartesi günü buluşup, sessiz sedasız o hüzün dolu nümayişlerini yapıyorlar. O pek yukarıda oturanların gamzesi imdade gelmese de sadece kendi ailelerinin değil, toplumun vicdanının da sesi olmayı ve kayıplarını toplumun hafızasında unutulmamasını sağlıyorlar.
Bizim mütekait arkadaşlarımız da haftalardır işte tam da bunu yapıyorlar. Yukarıda oturan çeşm-i siyâh, hep bir ağızdan haykırılan feryâde bakmasa da her geçen gün ekonomik durumu kötüleşen mütekaitlerin ve emekçilerin vicdanı ve sesi olmaya devam ediyorlar.
Sıhhatim elverdikçe, hususi maniler oluşmadıkça ben de bu mecmuamızda onların sesi olmaya gayret edeceğim efendim.
Sağlıcakla kalınız…